Selanik Gezi Rehberi

Yunanca adı Thessaloniki olan Selanik, Milattan Önce 315 yılında Makedonya Kralı Kassandros tarafından bugünkü Thermi’de kurulmuş. Kassandros, Makedonya tahtında hak iddia edebilmek için evlendiği Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike’nin adını bu şehre vermiş. Her ne kadar taht uğruna olsa da, eşinin ismini kurduğun şehre vermek, kulağa oldukça romantik geliyor 🙂 Kassandros kararlılığı ve gücü sayesinde Büyük İskender’den sonra Makedonya Kralı oluyor. Atamızın doğduğu şehir Selanik Gezi Rehberi yazımızla, geçmişi Milattan önce 300’lü yıllara kadar uzanan, Roma, Bizans daha sonra bağımsızlığına kavuşuncaya kadar Osmanlı hakimiyetinde kalan bu şehri gelin daha yakından tanıyalım.

Atina’nın ardından Yunanistan’ın en büyük kenti olan Selanik, yarım milyona yaklaşan nüfusuyla zaten yaklaşık 11 Milyon nüfusu olan Yunanistan’ın önemli ticaret şehirlerinden biridir. Fazla turistik bir değere sahip olmayan Selanik, 1430 yılından itibaren yaklaşık 500 yıla yakın bir süre Osmanlı toprakları dahilinde olması, zengin tarihi geçmişi ve Atatürk’ün doğduğu şehir olması nedeniyle Avrupa’da ziyaret edebileceğiniz şehirler arasındadır.

Uzun yıllar Osmanlı egemenliğinde git gide büyüyen Selanik, o dönemde İstanbul’dan sonraki en büyük şehirdi. Osmanlının Balkanlardaki kültürel kaynaşma noktası ve en önemli şehirlerinden biri olan Selanik’in Yunan ordusuna karşı hiç bir direniş göstermemesi ve şehrin teslim edilmesi Anadolu’da bir panik havası yaratmıştır. 1917 yılında çıkan büyük bir yangın şehrin Türk bölgesini neredeyse yok etmiş ve sonrasında da çeşitli politikalarla bölgedeki Türk nüfusu ve kültürü silinmiştir. Yunan egemenliğinde hızlı bir yıkım gerçekleştirilen şehrin eski kültürüyle bağlantısını kesmek adına bir çok yapı, cami ve sinagog yıkılmış, eski Osmanlı evlerinin büyük bir kısmı tahrip edilerek kentin Avrupai bir görünüme kavuşması amaçlanmıştır. 1923 mübadelesinde Türkler Selanik’ten ayrılmış, onların yerinde Anadolu’daki Rumlar getirilmiştir. 2. Dünya Savaşı sırasında şehirdeki Sefarad Yahudilerinin, Almanlar tarafından toplama kamplarına gönderilmesiyle şehrin yapısı tümü ile değişmiştir.

Şehirde kalan Hristiyanlık öncesi ve Bizans eserleri 1988’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Günümüzde çeşitli festivaller, fuarlar, kültürel etkinliklerle adından özellikle Avrupa’da söz ettiren Selanik, 1985 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir.

Genç ve çalışmayı sevmeyen nüfusun oldukça fazla olduğu Selanik’te gezerken bir çok kapalı dükkan ve mağaza görebilirsiniz. Tabi bunda Selanik sakinlerinin günün belirli saatlerinde siesta yapması yani günün belirli saatlerinde uyumak ve dinlenmek için evlerine gitmeleri de etkili olsa da son zamanlarda ülkede yaşanan krizin de etkisi oldukça fazla hissediliyor. Bu arada Selanik, sokak sanatı konusunda en zengin şehirlerden biri. Şehrin pek çok yerinde güzel grafitiler ve duvar resimlerine denk gelebilirsiniz. Sırf bu yüzden bile şehre gelen bir çok turist var.

Osmanlı himayesinden çıktığını çok belli eden bu şehirde, kahvehane benzeri yerlerde oturup tavla oynayan, ellerinde tespih ve Türk Kahvesi içen amcalar görmek de mümkün. ‘İzmir’e çok benziyor’ klişesini yerinde görebileceğiniz Selanik’te Türkçeye benzer bir çok kelimeyle ya da herhangi bir Türk pop şarkısının Yunanca versiyonuyla karşılaşabilirsiniz.

Selanik, hem şehrin görüntüsüyle, hem de kültürüyle ve insanıyla da İzmir’in ikiz kardeşi gibi. Binalar fazla estetik olmasa da, özellikle gece çökünce Selanik iyice güzelleşir. Kordon boyunda, ışıkları Ege Denizi’ne vuran gemileri izlemek, hareketli gece hayatını yaşamak ve dostane tavırlarıyla kendilerini sevdiren Yunanlarla yakınlaşmak, size kendinizi evinizde hissettirecek 🙂 Interbus rotasındaki Selanik turu sayesinde Balkan yarımadasındaki en güler yüzlü insanları barındıran bu şehir, size kendisini fazlasıyla sevdirecek.

Selanik Gezi Rehberi : Selanik’te Gezilecek Yerler

Başlıklara tıklayarak Selanik gezilecek noktalar, görülecek yerler, müzeler, tarihi ve turistik mekanlar hakkında daha detaylı bilgilere ulaşabilir ve siz de Interbus sayesinde Selanik Gezi Rehberi listesindeki yerleri ve birbirinden güzel diğer Avrupa şehirlerini tek seferde, üstelik ekstra tur ücreti olmadan, en uygun fiyatlarla gezmek için aramıza katılabilirsiniz.

Atatürk’ün Evi

Atatürk’ün doğduğu evi de içinde barındıran Selanik’teki Türk Konsolosluğu ayrı bir öneme sahip. Atatürk’ün evinin bahçesine girer girmez bir nar ağacı çarpar gözünüze. İşte bu ağaç Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin diktiği ağaçtır. Atatürk’ün çocukluğunu geçirdiği bu evdeki ağacın altında durduğunuzu düşünmek bile tarifsiz duygulara sürükler insanı. Sonra gözlerinizi üç katlı pembe eve çevirirsiniz. Büyük pembe ev, 1870 yılında inşa edilmiş ve bundan birkaç sene sonra Ali Rıza Efendi evi almış. Atatürk, 1881 yılında bu evin ikinci katındaki odada dünyaya gelmiş. (Atatürk’ün doğum tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Zübeyde Hanım ile yapılan bir röportajda, karakış anlamına gelen erbain soğuklarında doğum yaptığını söylemiştir. Atatürk, hayatında ve hayatımızda büyük önem taşıyan 19 Mayıs’ı doğum günü kabul etmiştir.)

Ali Rıza Efendi 1888 yılında vefat edince aile yan taraftaki küçük bir eve kiralık olarak çıkmış. Mustafa Kemal Atatürk, daha önce oturdukları bu geniş pembe evi, İkinci Meşrutiyet’in ilanından evvel satın alarak, ailesi ile birlikte burada oturmaya devam etmiş ve birçok siyasî toplantı bu evde gerçekleştirilmiş. 1912 yılında, Selanik’in işgali ile Atatürk ve ailesinin oturdukları her iki ev, Yunanistan sınırlarında kalmış ve o tarihten itibaren Mustafa Kemal Paşa’nın annesi ve kız kardeşi İstanbul’a taşınmışlar.

1933 yılına gelindiğinde, Türk ve Yunan dostluk ilişkileri çerçevesinde özellikle Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin Yunan Başbakanı Elefterios Venizelos arasındaki dostluk ilişkileri sayesinde öncelikle evin girişine Atatürk’ün bu evde doğduğunu belirten Türkçe, Yunanca ve Fransızca bir tabela asılıyor. Atatürk’ün evini ziyarete geldiğinizde kapıda sizi karşılayan tabela işte o zamanlar asılmıştır. Bu tabelayı görüp, okuyup, hissetmek bile sizi düşüncelere sürüklemeye yetiyor. Üzerinde ‘TÜRK MİLLETİNİN BÜYÜK MÜCEDDİDİ VE BALKAN İTTİHADININ MÜZAHİRİ GAZİ MUSTAFA KEMAL BURADA DÜNYAYA GELMİŞTİR.’ yazıyor.

1937 yılında ise Yunanistan hükümetinin talimatıyla, Selanik Belediyesi bu evi Yunan sahibinden satın alıp, Türk Hükümeti’ne hediye ediyor ve 19 Şubat 1937 tarihinde Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğu’na teslim ediliyor. O tarihten itibaren Atatürk’ün evi Türkiye Cumhuriyeti’nin oluyor. 1940 yılında evde tadilat işleri başlıyor fakat araya 2. Dünya Savaşı’nın girmesi sebebiyle tadilat uzun bir zaman alıyor ve 1950 yılında ancak tamamlanabiliyor. Atatürk’ün ölümünün 15. yıl dönümü olan 10 Kasım 1953 tarihinde yani Atatürk’ün naaşının Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e taşındığı gün Selanik’teki bu ev de ziyaretçilere açılıyor ve Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğu ile aynı yerleşkenin parçası olarak müze kimliğiyle hizmet vermeye başlıyor.

2012-2013 döneminde evde tekrar geniş kapsamlı bir restorasyon çalışmasına başlanıyor. Aynı zamanda bahçesine de peyzaj çalışması yapılıyor. Modern müzecilik anlayışı çerçevesinde bu restorasyonun gerçekleştiği belirtiliyor. Evin merdivenlerini çıkıp kapıdan içeri girdiğiniz zaman, ilk olarak müzenin 2012 yılından önceki yani restore edilmemiş halinin maketiyle karşılaşıyorsunuz. Evin odalarında ise Atatürk’ün doğumundan ölümüne kadar olan süreci Türkçe, Yunanca ve İngilizce olarak üç dilde anlatan ışıklı marka vizyonlardan oluşan, multimedya destekli bir sunum merkezi oluşturulmuş. Bu odalar, Atatürk’ün hayatında büyük önem taşıyan Selanik, Manastır, İstanbul ve Ankara olmak üzere 4 ayrı temadan oluşuyor. Restorasyon çalışması sonrasında İstanbul’dan Atatürk’ün bizzat kullandığı eşyalar getirtilmiş. Her bir odanın duvarlarında fotoğraflar sergileniyor. Ayrıca çocukların Atatürk’e olan sevgisini gösteren bir animasyon filmi ve Atatürk’ün eski görüntülerinden oluşan bir sunum izlemek mümkün. Müzede aynı zamanda Atatürk’ün ve Zübeyde Hanım’ın balmumu heykellerini görebiliyorsunuz.

Atamızı doğduğu evin önünde minnet ve şükranla anıp özgürlüğümüzü ve cumhuriyetimizi bize kazandırdığı için teşekkür ediyoruz. Ücretsiz ziyaret edebileceğiniz Atatürk’ün Evi, Pazartesi günleri kapalıdır.

atatürk'ün evi

Beyaz Kule

Şehirde görülmesi gereken antik yapıların en önemlisi ve şehrin simgesi sayılan 30 metre yüksekliğinde ve 6 katlı olan Beyaz Kule günümüze kadar ulaşmış bir Osmanlı dönemi eseridir. Selanik sahilinde, şehrin tam orta yerinde bulunan bu kule Kanuni Sultan Süleyman döneminde denizden gelecek saldırılardan önceden haberdar olmak ve ilk müdahaleyi yapmak amacıyla yapılmıştır. Birçok tarihçinin söylediğine göre Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş ama başka bir görüşe göre de kulenin Venedikli mimarlar tarafından yapıldığı söylenmektedir.

Osmanlı Devleti, bu kuleyi kale, zindan, garnizon ve son dönemlerinde infaz amaçlı kullanmıştır. Kule değişik amaçlarda hizmet verdiği için halk arasında adı sürekli değişmiş. 16. Yüzyılda Aslan Kulesi olarak isimlendirilen kuleye daha sonra Yeniçeri Kulesi de denmiştir. 1826 yılında kule zindan olarak kullanılırken Sultan II. Mahmud’un emriyle kuledeki tutukluların hepsi kılıçtan geçirilmiş ve kule Kanlı Kule olarak anılmıştır.

Kule, 1912 yılında Balkan Savaşları sonrasında Selanik kaybedilmesiyle Yunan topraklarına geçmiştir. Yunanların kenti tekrar ele geçirmelerinin ardından, zaferi ve arınmayı temsil eden sembolik bir vaftiz töreniyle tamamen beyaza boyanıp, Beyaz Kule ismini almıştır. Ancak yıllar geçtikçe o beyaz boya akmış ve günümüzde kule tekrar Osmanlı dönemindeki taşlı sarımsı görünümüne geri dönmüştür. 1983–1985 yılları arasında restorasyonu yapılan kule 2008 yılında da anıt müze olarak hizmete açılmış ve günümüzde anıt müze olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Beyaz Kule’yi ünlü hale getiren bir başka olaysa Yunan Kralı 1. George’nin bu kule yakınlarında 1913 yılında suikaste kurban gitmesidir. Bu kulenin tepesine çıkabilir şehri farklı bir açıdan seyredebilirsiniz. Buraya gelmişken Beyaz Kule’nin hemen yakınında bulunan, üstü açık otobüslerle panoramik bir şekilde şehri gezdiren hop-on hop-off adındaki turlara katılabilir veya yine kulenin hemen yakınından kalkan teknelerle yaklaşık yarım saatlik bir deniz yolculuğu yapabilirsiniz. Bu tekneler genellikle ücretsiz ancak yarım saatlik tur boyunca teknede bir şeyler içmenizi istiyorlar. İçecek fiyatları ortalama 4-5 Euro.

selanik beyaz kule

Aristoteles Meydanı

“Bir bulutla kış olmaz, bir çiçekle yaz gelmez.” diyen ve Yunan dünyasının Platon’dan sonraki en önemli düşünürü olan ve bir süre Büyük İskender’e hocalık da yapan Aristoteles’in bu sözüyle başlasak bu meydanı anlatmaya bir mahsuru olmaz sanırım. Selanik şehrinin kalbinin attığı yer neresidir diye sorsalar işte tam olarak bu meydanı gösteririm.

Şehrin en ferah noktalarından biri olan bu meydana adını veren ünlü filozof Aristo’nun heykeli göze ilk çarpan eser oluyor. Bu meydan 1918 yılında Fransız mimar Ernest Hebrard tarafından tasarlanmış. Selanik şehrinin büyük kısmını mahveden 1917 Selanik Yangını’ndan önce şehrin mimarisi Avrupa’da temel olarak kabul edilen ögelerden yoksunmuş ve mimar kentin 1917 yılı öncesindeki eksik mimari ögelerini gidermek için Batı ve Bizans mimarisini kullanmış. Meydanın tamamen inşa edilmesi 1950’li yılları bulmuş, birçok bina yenilenmiş ve kuzey kısmının büyük bir bölümünün restoresi de 2000’li yıllarda yapılmıştır.

1950 yılından beri Aristoteles Meydanı bünyesinde bulunan 12 bina Yunanistan Cumhuriyeti binaları listesinde bulunmaktadır. Ayrıca meydan boyunca vakit geçirebileceğiniz birçok restoran, cafe, bar alternatiflerine rastlayabilirsiniz. Meydan konumundan dolayı festivallere, mitinglere, çeşitli etkinliklere ve sergilere de ev sahipliği yapmaktadır. Buraya gelmişken genellikle meydanın tam ortasında yer alan güvercinleri beslemeyi unutmayın. Ayrıca meydanda bulunan Electra Palace Hotel’in terasına çıkabilirsiniz.

aristoteles meydanı

Ladadika Bölgesi

Özellikle akşam saatlerinde tavernalarında canlı müzik eşliğinde deniz ürünleri yiyebileceğiniz mekanların bulunduğu Ladadika Bölgesi, Selanik geziniz sonrası günün yorgunluğunu atabileceğiniz gerçek bir Yunanistan eğlence bölgesi. 1876 yılında Osmanlılar şehri vebadan korumak için, denizle dolu olan bu bölgedeki surları yıkmışlar ve denizi doldurmuşlar. Ladadika’nın olduğu alan eskiden zeytinyağı mahallesi olarak bilinirmiş çünkü bu mahalledeki mekanların çoğu zeytinyağı deposu olarak kullanılırmış. Şimdilerde Yunan eğlencesinin tadına varıp, çok güzel lezzetler tadabileceğiniz tavernaların olduğu, oldukça samimi ve eski kalmış bir Selanik Mahallesi burası.

ladadika bölgesi

Aya Dimitri Kilisesi

Kendisinin Hristiyan olup olmadığı tartışılan 1. Konstantin, Hristiyanlığı devletin resmi dini olarak ilan etmiş. Bunun üzerine Selanik Hristiyanları şehit olan Aziz Dimitrios’a ithafen Roma hamamları kalıntılarının üzerine bu kiliseyi inşa ettirmişler. 1493’te kilise Osmanlılar tarafından camiye çevrilmiş ve Kasimiye Camii adını almış. 1917 büyük yangınında neredeyse tamamen yok olan cami aslına uygun olarak restore edilmiş ve 1949’da Ortodoks kilisesi olarak ibadete açılmış. Kilise 1988’de UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne eklenmiş.

aya dimitri kilisesi

Selanik Şemsiyeleri

Yunan heykeltraş Giorgos Zongolopoulos’un en ünlü eseri olan bu anıt ilk olarak 1993 yılında Venedik Bienali için yapılmış ardından Brüksel’de Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi Binası’na taşınmış ve 1997 yılında Selanik’in Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi şerefine Selanik’e getirilerek Selanik’in simgelerinden biri haline gelmiştir. Paslanmaz çelikten yapılan şemsiyelerin gün içinde görünümleri güneş açısına ve havanın durumuna göre değişiklik göstermekte ve oldukça hoş bir görüntü sunmaktadır. Selanik kordonda yer alan bu turistik anıtı ziyaret ederek güzel kareler yakalayabilirsiniz. Zaman içinde tahribata uğrasa da (bazı şemsiyelerin sapı olmasa da) deniz kenarında güzel bir dinlenme alanı sunan bu yapıyı ziyaret edebilirsiniz.

selanik gezi rehberi - selanik şemsiyeleri

Azize Sofya Kilisesi

5. yüzyılda yıkılan bir Bizans Bazilikasının üzerine inşa edilen Agia Sofia 16. yüzyıla kadar şehrin en büyük kilisesi olma özelliğini taşımıştır. 1523 yılında şehir Osmanlı hakimiyetine geçtikten sonra Selanik’te yaşayan Müslümanların merkez camisi olmuştur. Şehir yeniden Yunanistan’a geçene kadar cami olarak kalan bu yapı 1988 yılında UNESCO kültür mirasları listesinde yerini almıştır. Türkçe adı Azize Sofya Kilisesi olan Selanik’teki bu dini yapı, aynı zamanda  Hagia Sophia, Agia Sophia ve Aya Sofya olarak da bilinmektedir. Günümüzde hala ziyarete açık olan bu kilise şehrin merkezi sayılan Aristoteles Meydanı’na oldukça yakın bir mesafede bulunduğundan yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz. Eğer İstanbul’da yer alan Aya Sofya’yı gördüyseniz bu yapıyı ona benzetmeniz olası.

selanik gezi rehberi - azize sofya kilisesi

OTE Tower

1966 yılında Yunan telekom ağı için inşa edilen bu kule antenleriyle birlikte 76 metre uzunluğa sahip bir yapı. 2005 yılında yenilenen bina şuanda bir GSM operatörü olan Cosmote tarafından kullanılıyor. Kulenin yüksek katlarından birinde 45 dakika içinde 360 derece dönen bir restorant-cafe mevcut. Selanik’e gelmişken panoramik bir açıdan karnınızı doyurmak veya bir şeyler içmek isterseniz burayı ziyaret edebilirsiniz. Yalnız mekanın işlevinden dolayı fiyatların Selanik geneline göre biraz daha yüksek olduğunu da hatırlatalım.

selanik gezi rehberi - ote tower

Sultan Hortaç Camii – Yorgo Rotundası

Roma imparatoru Galerius tarafından Milattan Sonra 4. Yüzyılda şimdiki Selanik şehrindeki Egnatia Caddesi üzerine tapınak olarak yaptırılan Yorgo Rotundası döneminde çok tanrılı inanışa göre yapılmış olsa da daha sonra Hristiyan Kilisesi olmuştur. Bu kilise Selanik’te Osmanlı’nın hüküm sürdüğü dönemde camiye çevrilerek Müslümanlara ibadete açılmış ve adı Sultan Hortaç Camii olarak değiştirilmiştir. Ardından Yunanistan’ın egemenliği ile yeniden kilise olmuştur. Camiye ismi verilen Hortaçlı Süleyman Efendi’nin avluda mezarı ve bir de türbesi yaptırılmış olsa da günümüzde türbe yerinde yoktur. Pazartesi günleri kapalı olan bu kilise haftanın diğer günlerinde 8.00 – 15.45 saatleri arasında ziyarete açıktır. Şehrin en eski yapılarından biri olan bu yapı ile aynı dönemde inşaa edilen Galerius Kemeri de bu yapının önünde bulunmaktadır.

selanik gezi rehberi - sultan hortaç camii - yorgo rotundası

Galerius Kemeri

Selanik’te bulunan Galerius Kemeri, Sultan Hortaç Camii ile aynı zamanda yapılmıştır. Dönemin Roma İmparatoru Galerius Maximus’u onurlandırmak için yapılan kemerin halen bir kısmı bozulmayarak günümüze kadar kalabilmiştir. Selanik’te görebileceğiniz en eski yapılardan biri olan bu kemer, aynı zamanda Galerius Arkı olarak da isimlendirilir. Bu tarihi yapı 24 saat halka açık bir konumda yer almaktadır. Aynı zamanda Galerius Kemeri’nin yer aldığı Kamara Meydanı Selaniklilerin özellikle de gençlerin buluşma noktasıdır. Burayı ziyaretinizde yapının hemen yanında yer alan ve bir zamanlar cami olarak kullanılan Sultan Hortaç Camii – Yorgo Rotundası adındaki kilise de ilginizi çekebilir.

selanik gezi rehberi - galerius kemeri

Selanik Kordon

Eğer İzmir’i daha önce ziyaret ettiyseniz Selanik’in özellikle kordon kısmın İzmir’e ne kadar benzediğini farkedeceksinizdir. Selanik, İzmir’in daha az nüfuslu, kısmen daha az gelişmiş ama iyi korunmuş hali gibi. İzmir kordon boyundan farkı olmayan bu sahil kıyısı, Selanik’te keyifli bir yürüyüş için gelinmesi gereken bir yer. Selanik kordon boyunu gezmeye başladığınız zaman sırasıyla Aristoteles Meydanı, Beyaz Kule, İskender Anıtı ve sahilden gökyüzüne doğru yükselen Zongolopoulos Şemsiyeleri’ni (Yunan heykeltraş Georgios Zangolopoulos‘ın yarattığı Selanik Şemsiyeleri isimli modern sanat eseri) görebilirsiniz.

Ladadika Bölgesi’nden sahile doğru yürüdüğünüzde ilk olarak iskele göreceksiniz. Burada Selanik Çağdaş Sanatlar Merkezi ve Fotoğraf Müzesi bulunuyor. Aynı zamanda tam bu iskelede denize karşı oturup, yakınlarınız ve buraya gelen Yunan gençleriyle birlikte Selanik havasının tadını çıkarabilirsiniz. Bazı zamanlarda açık hava sinemasına rastlayabilirsiniz. İster bir mekanda ister yerde oturun, Selanik kordonu güneşin batışını izlemek isteyenler için kesinlikle iyi bir seçim olacaktır.

selanik gezi rehberi - selanik kordon

Tsimiski Caddesi

Selanik’te yer alan bu alışveriş caddesi şehrin en hareketli caddelerinden biridir. Yaya ve araç trafiğine açık olan caddede yol boyu uzanan mağazalarda alışveriş yapabilir. Caddede bir çok avm, kitap evi, hediyelik eşya dükkanı, Yunan ve dünya markalarının mağazaları yer alır.

selanik gezi rehberi - tsimiski caddesi

Selanik Ano Poli

Yukarı şehir anlamına gelen Ano Poli, Selanik’e panoramik bir manzaradan bakmak isteyenler için benzersiz bir nokta. Hemen hemen tüm şehri görebileceğiniz Selanik’in en tepe noktası olan bu bölgede bulunan mekanlara oturarak manzara eşliğinde güzel bir şeyler yudumlayabilirsiniz.

selanik gezi rehberi - selanik ano poli

Yedikule

1431’de Osmanlı İmparatorluğu tarafından Bizans surları içinde inşa edilmiş olan Yedikule 1980-1989 arasında hapishane olarak kullanılmış. Akropol’ün en yüksek noktasında yer alan kalıntılar, günümüzde açık hava müzesi olarak ziyaret ediliyor.

selanik gezi rehberi - yedikule

Selanik Arkeoloji Müzesi

Selanik çevresinde yapılan kazılarda elde edilen eserler 1962 yılında açılan bu müzede sergilenmekte. Müzenin en önemli parçalarından biri mermerden yapılan Büyük İskender’in başına ait olduğu söylenilen heykeldir.

selanik gezi rehberi - selanik arkeoloji müzesi

Bizans Kültürü Müzesi

Bizans’a ait ikonlar, freskolar, seramikler sergilenen müze. Selanik’te yer alan bu müzede sergilenen resim, heykel ve oymalardan ziyade altından yapılmış gerdanlık ve taçlar ilginizi çekebilir. Bizans kültürünü daha yakından tanımak isteyenler Selanik ziyaretlerinde bu müzeye mutlaka uğramalı.

selanik gezi rehberi - bizans kültürü müzesi

Selanik Yahudi Müzesi

Selanik şehri Osmanlı himayesi altındayken Yahudilerin çoğunlukta olduğu nadir şehirlerden biriydi. 1890 yılında Selanik nüfusunun yarısını Yahudiler oluşturuyordu. Bu Yahudiler 15. ve 16. yüzyıllarda İspanya’nın birleşmesi sonucu kovulan Yahudi Sefaradlar’dır. Osmanlı egemenliği sırasında altın çağını yaşayan Yahudi tarihini yansıtan bu müze 2001 yılında ziyarete açılmıştır. Müzede Selanik’te yaşamış Yahudilerin gündelik ve dini yaşamlarına dair eşyalarının yanısıra 2.Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarına gönderilen yahudilerin belgeleri de sergilenmektedir. Selanik Yahudi Müzesi Çarşamba günleri kapalıdır.

selanik gezi rehberi - selanik yahudi müzesi

Selanik Gezi Rehberi : Selanik’te Ne Yenir? Ne İçilir? Nerede Yenir?

Yunanistan deyince ilk akla gelenler mezeleri ve içecekleri. Her ne kadar bizim Türk kahvemizi Greek Coffee (Yunan Kahvesi), baklavamızı Greek Baklava olarak tanıtsalar da, lezzetler hep aynı (gerçi baklavayı şekerle değil balla yapıyorlar, ama olsun 🙂

Yunanistan’da uzun bardakta getirilen buzlu kahve ‘frappe’ çok popüler. Selanik’e gelmişken frappe içmeyi ihmal etmeyin. Çam reçinesiyle aroma eklenen sakız şarabı ‘retsina’ ve sert rakıları ‘uzo’ da en çok tüketilen içkileri. Selanik gecelerinde Ladadika Bölgesi’ndeki tavernalarda uzo içip dans etmeden, ya da Frutti di Mare’de mezelerin tadına bakmadan olmaz, Selanik eksik kalır.

Kültürümüze oldukça yakın bir yer olan olan Selanik’te yemekler ve içecekler konusunda çok fazla sürpriz yok. Genellikle isimler farklı olsa da tatlar hemen hemen aynı. Selanik kahvesi denilen bizim Türk kahvemiz ya da caciki bizim cacığımız. Ancak soğuk bir kahve türü olan frappenin ilk yapılan yerin Selanik olduğu söyleniyor. Eğer yaz aylarında yolunuz bu şehre düşerse serinlemek için frappe iyi bir tercih olacaktır. Birçok çeşidi var, damak tadınıza göre çeşitlendirebiliyorsunuz ve sıradan frappelerden çok daha zengin. Selanik’te deneyimleyebileceğiniz bazı yemek türleri ise şunlar;

  • Deniz Ürünleri : Sahil kenti olduğundan her türlü deniz ürünü son derece taze ve lezzetli.
  • Souvlaki : Bizim şiş kebaba da benzetebileceğiniz, ekmek arası veya tabakta da servis edilebilen bir çeşit yunan döneri. Tavuk, koyun, dana ve domuz etinden yapılıyor sipariş verirken hangi etten istediğinizi belirtmeyi unutmayın.
  • Mousakas : Bizim yemek kültürümüze yakınlığı olan bir yemek türü. Musakkanın dilimli versiyonu ancak hemen hemen tadı aynı diyebiliriz.
  • Peynir Tatlısı : Bildiğimiz tatlının Selanik usulü olanı. Küçük farklılıklar mevcut ancak temelde bildiğimiz peynir tatlısı.
  • Ouzo : Bizdeki rakının biraz daha hafif versiyonu.
  • Frappe : Soğuk kahve anlayışının ilk olarak Selanik’ten çıktığı söyleniyor. Oldukça da iyi yapıyorlar. Kordon boyundaki neredeyse tüm kafelerden temin edebileceğiniz bu kahve Nescafe’nin bölge distribütörü tarafından bulunuyor ve o günden itibaren tüm dünyada özellikle de Selanik’te deli gibi tüketiliyor. Sıcak bir Selanik gününde buz gibi frappe içmek size iyi gelecektir. İçine dondurma ya da sos ekleyebiliyorsunuz ve son derece lezzetli.

Selanik’te Nerede Yenir?

Karnınızı doyurmak için Selanik’te en doğru yer taverlanarıyla meşhur Ladadika Bölgesi’dir. Karipi Sokağı’nda Ouzou Melathron isimli mekanda Maria’s Tits yiyebilirsiniz.

Selanik Gezi Rehberi : Selanik Hakkında Bilgiler

Bir Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan, ne yazık ki Türk vatandaşlarına vize uygulamaktadır. Yunanistan’ın başkenti Selanik’i ziyaret etmek için Schengen Vizesi sahibi olmanız gerekmektedir. Yunanistan Vizesi linkine tıklayarak vize için sizden istenilen belgeleri öğrenebilir ve bu konuda uzman ekibimizden destek alabilirsiniz. Ancak yeşil pasaportunuz varsa vizeye ihtiyacınız yok.

  • Ülke: Yunanistan
  • Para Birimi: Euro
  • Dil: Yunanca
  • Selanik Nüfusu: 315.196 (2011)

selanik gezilecek yerler

Selanik Gezi Rehberi : Bir Interbus Yolcusunun Gözünden İlk Durak Selanik

Yunanistan’dan, Selanik’ten hepinize sevgiler. Bir evden içeri ilk kez girecekseniz şayet, önce kapısına bakarsınız ve ilk izlenimleriniz o kapıdan beslenir. İpsala Sınır Kapısı’ndan çıkıp Yunanistan’a giriş yaparken dikkatimi çeken en büyük özellik bu ülkenin kapısı oldu. Virane bir geçiş kapısına sahip Yunanistan, sanki bizi sevmiyormuş gibi davranıyordu. Bizim misafirperverliğimiz ise daha kapıdan girerken belli oluyor gerçekten, gerek kapılarımız, gerekse gümrük memurlarımız diğer ülke gümrükçülerine göre daha insancıl ve kapılarımız gerçekten diğer ülkelere göre çok iyi durumda.

Sınırdan içeri girdiğiniz anda Yunan coğrafyası, size Ege Bölgesi’nde herhangi bir yerdeymişsiniz hissini verse de artık ülke topraklarının dışındasınızdır ama arada bir hala yurt dışında olduğunuzu unutabilirsiniz. Hele Selanik’e girdiğinizde ve orada yaşayan Türklerle karşılaştığınızda bu duyguyu içinizde daha bir özümseyeceksinizdir.

Yunanistan’da hep bir rakı-balık ve mavi sandalyeli püfür püfür esen deniz kenarı lokantaları hayal ederdim. Hatta denizin içinde (kıyı tarafındaki kısımlarında) sandalyelerde oturan insanların fotoğraflarını görürdüm hep buraya ait.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Zübeyde anamızdan doğduğu kenttir Selanik. Sadece bu kadarıyla kalmıyor bu güzide kentin özellikleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun 500 yılı aşkın bir süre burada hüküm sürmüş olması da bizim buraya önem vermemizin başlıca sebeplerinden. Bu kent ile böylesine ortak bir tarih paydasında buluşuyor olmamız, ister istemez şehrin havasını değiştiriyor ve bugün üzerinden beş asır geçmiş olmasına rağmen hala bu izleri taşıyor.

Atatürk’ün doğduğu eve giriyorum ve yetkililerden bilgi alıyorum, edindiğim bilgilere göre bu tarihi yapı, geçtiğimiz yıllarda bir restorasyon çalışmasıyla yenileniyor ve modern bir müze haline getiriliyor.

Selanik’te, ziyaret etmeniz gereken yerlerden biri de; Osmanlı dönemine ait olan Beyaz Kule. (Halen Selanik’in simgesi olan bu kule, White Tower olarak da biliniyor.) Bu kule, Osmanlı Devleti tarafından Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılmış. İsmini taşıdığı sultanlardan biri olan Kanuni’nin bu kulede bir izinin olmasının yanı sıra, benim de mimarlık öğrencisi olduğumu düşünürsek, bu kulenin mimarının, Mimar Sinan olduğuna dair ortaya atılan iddialar beni buraya bağladı diyebilirim. Araştırmalarıma göre Beyaz Kule Osmanlılar tarafından; Kale, garnizon ve hapishane olarak kullanılmış. Balkan Savaşlarının sonucunda Selanik Yunanların eline geçince kule sembolik bir vaftiz uygulaması olarak beyaza boyanmış ve ismini de buradan almış. Ancak zamanla kule eski rengine dönmüş. Şimdilerde ise biletle ziyaret edilip kulenin tepesinden Ege sularının serinliğini bolca hissedebilirsiniz. Burayı muhakkak görün derim ve havanın da durumu müsaitse eğer kulenin yakınınındaki tekne turlarına katılın.

Bu arada, Hop On Hop Off olarak bilinen üstü açık otobüsler şehri tam anlamıyla gezebilmek için güzel bir alternatif olabilir sizin için. Kiliselerle ve kazı çalışmaları yapılan alanlarla dolu olan Selanik görülmeye değer bir yer. Kordon boyunda yürürken dondurma almayı, Atatürk’ün Evi’nin hemen yakınındaki o magnetçiden magnet almayı sakın unutmayın! (Sahibi çok tatlı bir abla, varırsanız benden de çok selam iletin.)

Avrupa Birliği ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü üyesi olan Yunanistan’ı gördükten sonra; bu ülkeyi AB’ye kabul eden zihniyet, nasıl olur da bizi kabul etmez diyebilirsiniz burayı ziyaretinizde. Ama bu durumu ben de çok sorguladım sayılmaz. Sadece gezmeye odaklanın çünkü daha yeni başlıyorsunuz!

Menü