Viyana Gezi Rehberi

Kendine has dokusuyla Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olarak kabul edilen Viyana, mimariye düşkün insanlar için çok cazip bir yerdir. Sokaklarında dolaşırken ünlü mimarların yaptığı, sanat ve tarih kokan yapılarla karşılaşabilirsiniz. Tarihinde bir çok imparatorluğa başkentlik yapmış olan Viyana’da imparatorluk tarafından yapılmış görkemli yapılarla da karşılaşabilirsiniz. Viyana Gezi Rehberi :

Tarih boyunca Habsburg Hanedanlığı’nın başkenti olan Viyana adını eski Roma yerleşimi olan Vindobonna’dan aldığı söylenir. Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu bünyesinde bir süre kaldıktan sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başkentlerinden birisi olan Viyana döneminin en gelişmiş ve büyük kentlerinden birisi olmuştur.

Viyana’nın Türkler için de çok büyük bir önemi vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’da ulaştığı son nokta olan Viyana 1529 ve 1683 yıllarında iki kez kuşatılmış ve Osmanlı için büyük bir dönüm noktası olmuştur. Gerek Osmanlı kuvvetlerinin Haçlı ordusunun yarısı kadar olması, gerekse uzun süren kuşatmanın vermiş olduğu ve merkezden yardım alamamış olmanın eksikliği, kuşatmanın akıbetini belirlemiş ve Osmanlı’nın da Ankara-Polatlı’ya kadar geri çekilişi başlamıştır. Bu büyük zafer sonrasında, o dönemde Viyana’da yapılan tarihi yapıların bir çoğunda Osmanlı askerleri ve sancakları çeşitli azizlerin ve komutanların ayakları altında tasvir edilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sonunda nüfusunun dörtte birini kaybeden kent, sonraları Engelbert Dollfuss’un sosyalist milisleri tarafından işgal edilerek 1934 Avusturya İç Savaşı’na sahne oldu. 1938’de ‘Anschluss’ ile ırkdaşları Nazi Almanya’sı ile birleşen Avusturya’dan ötürü Viyana başkent statüsünü kaybetmiştir. Naziler formalite gereği bir oylama yapmışlar ve Avusturya halkı Alman panzerlerinin dolaştığı sokaklarda birleşmeye hayır diyemeyerek %99.73 oyla birleşmeyi kabul etmiştir. Avusturya asıllı olan Hitler, kentte kahramanlar gibi karşılanmış ve kurtarıcınız olarak geldim dedikten yedi yıl sonra Viyana, müttefik kuvvetler tarafından büyük bir yıkıma maruz bırakılmıştır. Berlin’de olduğu gibi burada da kentin pek çok yerinde askeri geçiş noktaları kurulmuş ve kent müttefik kuvvetler tarafından 1955 yılında boşaltılmıştır.

Avusturya’nın başkenti ve en büyük şehri olan Viyana oldukça pahalı bir şehirdir. Sekiz milyonluk ülke nüfusunun iki milyonu bu şehirde yaşamaktadır. Yine de şehrin yarısının yeşil alanlarla kaplı olması, sokaklarındaki düzen ve temizlik açısından bakıldığında yaşam standartları oldukça yüksek bir kenttir. Şehir merkezindeki görkemli tarihi binaların her biri önceden burada oturan soylu ve zengin aileleri temsil etmektedir.

Günümüzde OPEC, AGİT ve Uluslararası Atom Enerjisi Örgütü gibi küresel kurumların merkezinin bulunduğu Viyana tam bir kültür-sanat kentidir. Viyana Belediye Binası ve Hofburg Sarayı önünde yılın belirli zamanları çeşitli festivallere de denk gelmek mümkün.

Viyana’ya uğramışken şinitzel yiyebilir ve panoramik şehir turu yapabileceğiniz turistik otobüslerle bir gezintiye çıkabilirsiniz. Viyana’daki Türk nüfusundan dolayı mıdır bilinmez bir çok Avrupa şehrinin aksine uzun zamandır buradaki turistik otobüslerde Türkçe rehber seçeneği var. Ayrıca şehre çok yakışan at arabalarıyla veya bisiklet kiralayarak da gezebilirsiniz.

Uzun dönem Habsburg Hanedanı’nın yerleşim yeri olmuş, Mozart’ın doğduğu, klasik batı müziğinin her köşesinde yankılandığı, Freud’un yetiştiği, tarihte imparatorluklara, günümüzde Avusturya’ya başkentlik yapan Viyana, dopdolu bir şehir. Osmanlı İmparatorluğu kuşatmasında kahveyle tanışan Viyana, şimdi kahvenin en ünlü olduğu kent olmuş. Yalnız Avusturya’nın orta Avrupa ülkeleri içinde en pahalısı olduğunu, içilen kahvenin fiyatının bile o oranda yüksek olduğunu bilmelisiniz.

Viyana denince akla ilk gelen sanat olduğundan ya balolara, ya da operaya gitmelisiniz. Rathaus’ta Ocak ayında düzenlenen Çiçek Balosu veya Viyana Devlet Operası’nda Opera Balosu’na gidebilirsiniz. Opera izlemek için ise gösteriden 1 saat önce satılan ‘ayakta izleme biletleri’nden alıp Viyana Operası’nda unutulmaz bir sanat şöleni izleyebilirsiniz.

Gülümsemeyen, aksi konuşan ve bu özellikleriyle Parislilere benzetilen insanlarına rağmen Viyana’yı çok beğeneceksiniz. Ruhu olan bu şehirde sanatla iç içe olabilmek, sanata verilen değeri biraz da kıskanarak görmek, size bu şehri sevdirecek. Doyamadan ayrılacaksınız, ama güzel hislerinizi bırakacaksınız Viyana’da.

Viyana Gezi Rehberi : Viyana’da Gezilecek Yerler

Başlıklara tıklayarak Viyana gezilecek noktalar, görülecek yerler, müzeler, tarihi ve turistik mekanlar hakkında daha detaylı bilgilere ulaşabilir ve siz de Interbus sayesinde Viyana Gezi Rehberi listesindeki yerleri ve birbirinden güzel diğer Avrupa şehirlerini tek seferde, üstelik ekstra tur ücreti olmadan, en uygun fiyatlarla gezmek için aramıza katılabilirsiniz.

Avusturya Parlamento Binası

Avusturya’nın yönetim merkezi sayılan bu bina mimarisi ile de adından söz ettiren bir yapı. Tramvay yolunun geçtiği ve şehir merkezini çevreleyen cadde olan Ring Caddesi üzerindeki görülmeye değer yapılardan Avusturya Parlamento Binası, yüz yılı aşkın tarihçesinde değişik parlamenter kurumları barındırmıştır. İlk olarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Avusturya kısmının parlamentosu olan İmparatorluk Meclisi’ne ev sahipliği yapmıştır. Avusturyalılar, her tarihi mekanlarını olduğu gibi parlamentolarını da turistik olarak pazarlamayı çok iyi beceriyorlar. Bina şuanda şehre gelen turistlerin fotoğraf çektirmek için uğrak noktalarından biri haline gelmiş durumda.

Viyana Belediye Binası

Parlamento binasının hemen yanında bulunan ve belediye binası olarak kullanılan 1883 yılında yapımı tamamlanan Rathaus da Viyana’daki önemli yapılar arasında yer alıyor. Neo-Barok tarzında inşa edilen bina kent tiyatrosunun karşısında Rathausplatz’da bulunmaktadır. İlgi çekici görüntüsünün yanında belirli aralıklarla çeşitli festivallere ev sahipliği yapan bina oldukça etkileyici bir atmosfere sahip.

Votiv Kilisesi

Belediye binasının yanında yer alan Viyana Üniversitesi ve onun hemen yanında yer alan 1879 yılında inşa edilen 100 metre yüksekliğindeki gotik tarzda inşa edilmiş Votiv Kilisesi oldukça meşhur. Oldukça güzel mimariye sahip yanyana sıralanmış bu binaları gördükten sonra, bir zamanlar hanedanlığın kışlık sarayı olarak kullanılan Hofburg Sarayı’nın önünden geçerek şehir merkezindeki Aziz Stephan Katedrali’ne uğrayabilirsiniz.

Hofburg İmparatorluk Sarayı

Dünyanın en tanınmış imparatorluk saraylarından Hofburg İmparatorluk Sarayı, Habsburg Hanedanı başta olmak üzere Avusturya tarihinin en güçlü ailelerinin yaşadığı yerdir. Hitler, 2. Dünya Savaşı zamanlarında bu sarayın balkonundan konuşma yapmış. Saray günümüzde başbakanlık binası olarak hizmet veriyor. Yapının bir kısmı günümüzde saray müzesi olarak kullanılırken diğer binaları da Viyana’nın en meşhur müzeleri ve kütüphane olarak faaliyet gösteriyor. 1654 yılında tamamlanan Hofburg Sarayı’nın önünde Osmanlı’nın yenilgiye uğratılması anısına bir atın üzerindeki komutan ve atının ayakları altında tasvir edilen Osmanlı askerinin heykeli bulunuyor.

Graben Caddesi

Viyana’nın en turistik ve en kalabalık caddelerinden biri. Kentte alışveriş yapmak ve yeme içme için en uygun yer, pek çok giyim mağazasının ve cafelerin bulunduğu Aziz Stephan Kilisesi’ne bağlanan büyük caddelerden biri olan Graben Caddesi yılın her dönemi oldukça hareketli.

Veba Sütunu

Graben Caddesi üzerinde yer alan bu sütun aynı zamanda şehrin en önemli sanat eserleri arasında yer alıyor.

Aziz Stephan Katedrali

Viyana’ya giden turistlerin uğrak noktası ise, şehrin en önemli simgesi durumundaki Aziz Stefan Katedrali. Eski iki kilisenin yıkıntıları üzerine inşa edilen bu yapı Viyana’nın merkezi ve 1. ilçesi olan InnereStadt’ın tam ortasındaki Stephanplatz’da bulunmaktadır. Viyana’daki en önemli dini merkezlerden biri olan bu katedral aynı zamanda şehrin de sembolüdür. 1160 yılında ibadete açılan katedralin 107 metrelik çan kulesine Osmanlı akıncılarını gördüğünde haber verecek bir memuriyet açılmış ve belediyenin 1956 yılında artık Osmanlı tehlikesinin geçtiğini kararıyla bu görev son bulmuştur.

Viyana’nın en önemli yapılarından olan Stephen Katedrali (Stephansdom)’nin Kuzey Kulesi bir efsaneye göre hiç tamamlanamamış: Kuleyi yapan usta Hans Puchsbaum şeytanla bir anlaşma yapmış. Şeytan kutsal bir ismi telaffuz ederek anlaşmayı bozan ustanın kuleden düşmesine sebep olmuş ve bu nedenle kule inşaatı yarım kalmış.

Viyana Opera Binası

Çoğu insana göre dünya operasının merkezi olan bu binada mutlaka opera izlemelisiniz.

Karntner Caddesi ve Mariahilf Caddeleri

Şehrin can alıcı alışveriş yerlerini ve restoranlarını barındıran caddeler. Viyana’nın ne kadar güzel bir şehir olduğunu, bu caddelerde göreceksiniz.

Ring Caddesi

Viyana’nın şehir merkezini çevreleyen cadde.

Stadtpark

Şehir merkezinde Landstrasse ve Innere Stadt arasında dev bir park var (Stadtpark) ve ortasından Viyana Nehri geçer. Parkı çevreleyen Ringstrasse’de tarihi binalar toplanmıştır.

St Peter Kilisesi (Peterskirche)

Barok tarzı bir Roma Katolik kilisesi.

Franziskaner Kilisesi (St Jerome Kilisesi)

Kutsal Teslis Anıtı (Pestsaule)

Graben Meydanı’nda, vebada ölenlerin anısına yapılmış olan anıt.

Museumsquartier (Müzeler Bölgesi)

Ludwig Vakfı Viyana Modern Sanatlar Müzesi, Zoom Çocuk Müzesi, Leopold Müzesi, Mimarlık Müzesi, Doğal Tarih Müzesi, Viyana Sanat Tarihi Müzesi (ve bir bölümü olan Efes Müzesi) gibi pek çok müzeye ev sahipliği yapan bölge.

Belvedere Sarayı

Savoy prensi Eugene tarafından 17. yüzyıl sonunda yaptırılmış. Yukarı ve aşağı saray birbirine bir bahçeyle bağlanmış ve Klimt, Oskar Kokoschka ve Egon Schiele’nin resimlerinin sergilendiği bir koleksiyon var.

Schönbrunn (Kraliyet) Sarayı

İmparatoriçe Maria Theresa tarafından yaptırılmış ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu zamanında yazlık saray olarak kullanılmış. 1.440 odalı sarayın bahçesini görmek bile yeterli.

Hundert Wasser Village

Şehir merkezinin biraz dışındaki yeri, “Çakma Gaudi” olarak bilinen Hundert Wasser’in sıra dışı mimarisini görmek için ziyaret etmeniz gerek.

Viyana Gezi Rehberi : Viyana’da Ne Yenir? Ne İçilir? Nerede Yenir?

Avrupa’nın orta kesiminde bulunan ülkelerin mutfakları genellikle Viyana’da da bulunuyor. Özellikle çevre ülkeler ile epey etkileşmiş. Hızlı yemek seçeneği olan zincir lokantalar bulabileceğiniz gibi daha geleneksel yerler de mevcut. Burada pastalar ve özellikle kahveler çok meşhur. Kahve severlerin Viyana’da birkaç fincan deneyimlemesini öneririz ancak özel ve meşhur bir kahve ismi yok, hepsini güzel yapıyorlar sadece.

En ilginç bulacağınız konu ise kebap hatta Türk yemekleri de şehirde çokça mevcut. Patlıcan musakka yapan ve işletmecisi Türk olmayan mekanlar size ilginç gelecektir. Tek handikap şu ki, Viyana’da hemen her yer gece yarısı kapanıyor. Fast food mekanları bazen daha geç saatlere kalabiliyor. Domuz eti en sık kullanılan ürün olduğundan, bu konuda rahatsızlığı olanların dikkatli olması gerek. Siparişinizi vermeden önce et ürününün içeriğini sorabilirsiniz. Viyana gezinize schnitzel için mutlaka zaman ayırın. Ülkenin en ünlü yemeği olmasının yanında, dünyada en iyi olma iddiaları var ki bizce hiç yersiz değil.

  • Schnitzel : Viyana denilince ilk akla gelen yemek. Dünyaca ünlü Viyana schnitzeli, domuz eti ya da hindi etinden yapılıyor. Fazlaca ince doğranmış eti yumurta ve pane ile kızartıyorlar. Yediğiniz en iyi schnitzel olacaktır. Yanında salata veya patates ile tercih ediliyor.
  • Omlet : Yumurtanın içine erik, üzüm, kayısı gibi meyveler eklenerek pişirilir. Tereyağı kullanılır ve üzerine de şeker ilave edilir. Değişik tatlar denemek isteyenler için ideal.
  • Ekmek : Ülkede sayılamayacak kadar çok ekmek çeşidi var. Siz de bazılarını tadabilirsiniz. Tatlı ya da tuzlu hemen her malzemeden ekmekler mevcut. Bazı kentlere özgü olanlar Viyana içinde bulunamayabilir. İlginç bir tadım olacaktır.
  • Sachertorte : Ülkenin klasikleşmiş, ülkeye özgü olan çikolatalı pastası. Hafif ve ağızda eriyen bir yapısı var. Yumurta beyazını çırpıp içine gerçek çikolata ekliyorlar, kayısı marmelatı da koyup pişiriyorlar ve pasta haline getiriyorlar.

Viyana’da Nerede Yenir ?

Figlmüller’de dana şinitzel

Hotel Sacher’de tatlı olarak sacher torte

Demel’de tatlı olarak apple strudel

Viyana Gezi Rehberi : Viyana Hakkında Bilgiler
  • Ülke: Avusturya
  • Para Birimi: Euro
  • Dil: Almanca, Macarca, Slovence
  • Viyana Nüfusu:
  • Telefon Kodu:
  • Interbus İletişim: 0090 541 387 8526

viyana gezilecek yerler

Viyana Gezi Rehberi : Bir Interbus Yolcusunun Gözünden Pardon Siz Türk Müsünüz? – Viyana

Bu kez rotamızı Avusturya’nın başkenti Viyana’ya çeviriyoruz. Bizi neyin ya da nelerin karşılayacağını bilmeden yaklaşık 10.000 km’lik parkurun neredeyse çeyreğini bitirdik bile ancak daha göreceğimiz çok yer var! İndiğimiz yerde yine kocaman binalar ve ihtişamlı yapılar karşıladı bizi. Her önemli yapının yanından geçerken ne olduğunu merak etmiyor değiliz tabi ama yoldan herhangi birini çevirip -bilader burası neresidir yahu diye soramıyoruz. Utandığımızdan yahut dil bilmediğimizden değil, o kadar çok ihtişamlı bina var ki, hepsinin bir anlamı var mı onu bile bilmiyoruz, yani konut bile olabilirlerdi aslına bakarsanız.

Şimdi de yanından geçtiğimiz şey, bisiklet kiralamak için kullanılan bir durak standı. Kredi kartınızla birlikte bisikleti kiralayabiliyorsunuz ve belirli bir süre içerisinde geri bırakıyorsunuz. Eğer o süre içinde bisikleti yerine bıraktığınızı belli eden işlemi yapmazsanız, sistem kredi kartınızdan bir miktar ceza tutarını ve bisikletin ücretini kesiyor. Dedem geliyor hemen aklıma, tam da bu esnada dedem olsa ve bu hikâyeyi dinlese mesela: Ula gâvur neler yapay uşaklar derdi eminim. Burada neredeyse araba yok, daha doğrusu toplu taşıma araçları var. Tamam, bizde de var ama bizdekiler toplu taşıma değil toplu eziyet aracı.

Buradaki her şey tamamıyla belli bir sistem üzerinden işliyor, örneğin bisiklet yolundan bisiklet gidiyor, kaldırımdan da yaya. Ne saçma bir cümle bu? Kaldırımdan yaya gidecek tabii, ne yani bisiklet yolunu arabalar mı kullanırmış değil mi? Hiç! Burada o kadar çok bisiklet var ki, hatta bisikletleri birkaç kişilik tasarlamışlar, tabi coğrafya da buna müsaade ediyor olacak ki, bir geziye çıkılacak olsa, herkes atlıyor bisiklete ama baba sürüyor. Baba, oğul, kutsal ruh hepsi bir bisiklette. Tam yeri gelmişken bir Temel fıkrası paylaşayım hatta sizinle..

Temel Avusturya’da trafik polisi olur ve bir gün bisikletiyle trafiği aksatan bir papazı yakalar:
-Ula dur bakayum neriye gidiysun, ceza yazacağum.
+Yazamazsın.
-Haçan nedenmiş o?
Papaz gülerek cevap vermiş:
+Ben papazım, suç işlemem. Çünkü benim sağ kolumda İsa, sol kolumda Meryem var. Temel hemen atılarak:
-Uyyy hem da bi pisiklete üç kişi biniysın he mi?

Viyana’nın tam göbeğinde bulunan (bu tabir de bi bizde var yalnız bir yeri tarif edecek olsak, referans noktası belli: Göbek) Parlamento Binası kesinlikle görülmesi ve fotoğraflanması gereken bir yer. Taş oyma heykelleri ve ortasında beliren süs havuzu ile tarihin tezahür ettiği bir mekânda irkiliyoruz, başımı biraz daha yukarıya kaldırdığımda, şehrin büyük bölümünden görülebilen Atlı Romalı askerlerin heykelleri Parlamento Binası’nın hemen üstünden bizi selamlıyor. Yanı başımızdan usulca akan trafik öyle sessiz ki, sarı ışık yanınca kimse kornaya basmıyor mesela o çok dikkatimi çekti, aynı bizim oralar (!)

Üstü açık ve ellili yıllara ait olduğunu düşündüğüm klasik bir araba geçiveriyor yanımdan ve onu fotoğraflayabilmek arzusundayım keza bu arzum gerçekleşiyor da. İstediğim görüntüleri alıyorum. Alıyorum almasına da, arkamı döndüğümde koca Parlamento Binası yerinde, Romalı askerler ve süs havuzu ama bizim ekip yerinde değil! Ve nihayet kayboluyorum. Yanımda Trabzon ekibinden Kübra var, birbirimize bakıyoruz ve sebepsiz gülüşmeler ikimizin de kafasında soru baloncukları, yürüyoruz Viyana sokaklarında.

Allah var hani benim aklımda grubumuzu bulmak falan yok, bilmediğim yerlerde kaybolmayı seviyorum. Çünkü daha iyi gezip daha iyi fotoğraflıyorum ve öğreniyorum. En azından yeni insanlar tanıyorum, tanımak zorunda kalıyorum. Biz kendi halimizde yolu nasıl buluruz diye tartışırken gözümüze bir amcayı kestiriyor ve karşı şeritteki amcanın yanında alıyoruz hemen soluğu. Elimizdeki yarım yamalak haritayı açıp önce nerede olduğumuzu soruyor ve sonra aracı nasıl bulacağımızı sormaya çalışıyoruz ama neredeyse anlaşamıyoruz. Kübra’ya dönerek: Boş ver ya, şurayı döndük mü buluruz Kübra dedim ve bir bıkkın adım attım öne doğru. Adam ne dese beğenirsiniz arkamdan? Pardon siz Türk müsünüz?

E amca iki saattir nevrimiz döndü zamanında desene be ya! Neyse amca bizi tahminleriyle araca kadar götürdü ve o arada nasıl Türkçeyi bu kadar iyi bildiğini sorduk. Yıllar önce Amasya’ya gezmeye gelmiş (hani o bizim ülkemizin tarihi güzelliklerinden olup ta sizin gitmediğiniz Amasya’nın Kral Mezarları yok mu? Heh bu amca ta Viyana’dan orayı görmeye gelmiş işte) orada bir Türk kızına aşık oldum diyor ve anlatırken, dudaklarına gözleri eşlik ediyor. İkisi de nasıl mutlu gülüyor bir görseniz zaten hikayenin gerisini anlıyoruz, ama daha da güzeli Viyana sokaklarında bir Avusturyalı ile Türkçe konuşabiliyor olmanın gururuydu. Tam ben bu gururdan ona bahsedecekken yanımızdan geçen ve rengi mora çalan tramvayı işaret ederek üzerindeki yazıları okuyun dedi. Tramvayda şu yazıyordu: Bugünden yarının sağlığını yaşa! Şok olmuştum, resmen iliklerim eridi, yazı Türkçeydi. Sanki Beyoğlu’nda, İstiklal’de bir turistle yürüyorduk öyle keyif aldım ki! Dilimizi yücelten yüce Türk insanına ve gurbetçilerimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Bu arada biz amcayla vedalaşıyor ve otobüsün yerini tespit ettikten sonra gezmeye devam ediyoruz.

Avusturya nüfusunun yaklaşık dörtte birinin yaşadığı Viyana’da 2 milyonun üstünde insan var ve burada hayat oldukça pahalı. Viyana, çoğu imparatorluğa yıllarca başkentlik yapmış olmasından dolayı gerek mimari gerekse kültürel açıdan Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biridir. Hala daha Habsburg hanedanının izlerini taşıyan eski kent merkezi ve Schönbrunn Sarayı Avusturya devletinin başvurusu üzerine Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü tarafından dünya kültür mirası olarak kabul edilmiş. Bulunduğumuz yer bu kadarıyla da kalmıyor, Viyana’nın sembolü olan Aziz Stefan Katedrali’nin hemen dibindeyim ve burası şehrin tam merkezinde bulunuyor, aynı zamanda bu şehrin sembollerinden sayılıyor. Önemli tarım ve orman alanlarına da sahip olan kent, üzüm bağları ve şarap üretimi ile de tanınır. Hatta aldığımız bilgilere göre, burası Avrupa’da şarap üretilen dört kentten sadece biriymiş.

Viyana’nın Versailles’i denilen Schönbrunn Sarayı’na gelene kadar sayısız fotoğraf çektirmişimdir. Yürürken, koşarken hatta sıçrarken bile. Saraya gelince donup kalacağımı biliyormuşum gibi. Burası gerçek bir saray, tutuldum!  İçeride 1400’den fazla oda ve birçok büyük bahçe var. Hofburg’daki görkemli apartmanlar arasında tur atmaktansa, şehrin batısındaki bu muhteşem sarayı mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Özellikle odalardaki dekor görülmeye değer bence. İçerde, aynı zamanda Coach and Carriage Museum adında bir müze var, ücretli bir müze ancak ben burayı gezmedim çünkü otobüsü zor buldum kaybetmek istemiyordum. Bu saraya ait parkta piknik yapmayı sakın unutmayın, ben yapamadım içimde kaldı, eğer yolunuz düşerse benim için de bir şeyler yiyin lütfen.

Saraydan çıkıyoruz ve Şehrin mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerinden biri olan inanılmaz güzel Gotik mimarisi ile herkesi büyüleyen Aziz Stefan Katedrali’ne gidiyoruz. Öyle güzel ki büyülenmemek elde değil. Birkaç kare fotoğraftan sonra kısa olan vaktimi değerlendirmek üzere Kapısında Mozart’a benzeyen ağabeylerle fotoğraf çekindiğimiz Opera Binası (Staatsoper)’nın hemen önündeyiz. Çoğu insana göre dünya operasının merkezi olan Staatsoper, içeriden gelen mistik seslerle beni kendine çekse de umarım bir başka sefere diyor ve devam ediyorum.

Yanıma Antalya ekibinden Hüsrev geliyor ve elinde bir paket. Sanırım bu sana dedi ve içini açtım: Üzerinde papatyalar olan bir Wolksvagen, nasıl mutlu oldum anlatamam, halen baktıkça mutlu mesut tebessüm ettiğim minik klasik arabam için yeniden teşekkür ederim sana Hüsrev. Artık yola çıkma vaktidir ama buraya gelecek olursanız eğer, o sarayın bahçesinde piknik yapmak için falan hani, bilmeniz gereken birkaç bir şey var hemen onları hatırlatmak istiyorum size. Mesela; Viyana’da toplu taşıma araçlarında turnike sistemi yoktur ve bilet kontrolü sivil kontrolörler aracılığı ile yapılır. Biletleri ise metro duraklarından temin eder ve mühürletirsiniz. Mühürlü olmayan bir bilete sahipseniz şayet, kovuldunuz demektir, lütfen araçtan iner misiniz?

Menü