Minsk Gezi Rehberi

Kuzey Avrupa’nın incisi, aynı zamanda Belarus’un başkenti olan Minsk şehri buram buram tarihi ve göz alıcı yapıtlarıyla dünyanın en güzel şehirleri arasında gösteriliyor. Geçmişten günümüze kadar süregelen örf ve adetlerinden vazgeçmeyen Beyaz Rusyalıların ya da diğer adıyla Belarusluların soğuk bir memlekette yaşasalar da ne kadar sıcak kanlı insanlar olduklarını göreceksiniz. Litvanya’nın güneyinde, Rusya’nın batısında, Ukrayna’nın kuzeyindeki Belarus’un kalbi Minsk Gezi Rehberi başlıyor kemerleri bağlayın.

Eski bir Sovyetler Birliği ülkesi olan Belarus, Türkiye için Bakü ne ise Rusya için de o denli önemlidir. Rusya ve Polonya arasında deyim yerindeyse bir köprü görevi gören Minsk şehri eski yapıları, tarih kokan meydanları, huzur kokan sokakları tertemiz havası ile hafızalara kazınıyor. Adını Menka (Menja) adlı şehrin ortasından geçen nehirden aldığı bilinen Minsk mükemmel mimarisi ve düzeni ile dikkatleri üzerine çekiyor. Ülkenin genelinde ve özellikle bu şehirdeki düzen, insanların güvenliği ve mutluluğu üzerine kurulmuş. Güvenliğin üst düzeyde olduğu şehre dünyanın en güvenli şehri bile deniliyor.

2. Dünya Savaşı yıllarına değinecek olursak o dönemde Nazi Almanyası işgali altındayken ağır bir hasar alan şehrin bu süreçte neredeyse %80’ine yakını yıkılmıştır. 22 Haziran 1941 tarihinde Rus Kızılordusu, 3 yıl süren Alman işgalinden kurtarmıştır. Bu nedenle 1950’lerden itibaren şehir Sovyet mimarisiyle baştan yaratılmış. Düz bir arazide olan şehirde Sovyet Mimarisiyle yapılmış düzenli yapılar, geniş caddeler, büyük meydanlar, yeşil ve geniş parklar eski Komunist geleneğin en iyi gözlenebileceği şehirlerden biri yapıyor Minsk’i. Kızılordunun şehre girdiği caddeye ‘Kazananlar (Pabediteli)’ adı verilmiş ve şimdilerde cadde şehrin en işlek caddelerinden biri konumundadır. Şehir aynı zamanda Belarus’un en büyük sanayi merkezi konumunda, yaklaşık 250 fabrika ve sanayi tesisi bulunmaktadır.

Peki bu güzel şehrin insanlarına Neden Beyaz Rusyalılar deniliyor? Aslında bir sürü efsaneler olmasına karşın onlardan en çok kabul görenlerine değinecek olursak; Beyaz Rusya’da eskiden bütün insanlar beyaz kıyafet giyiyormuş bu yüzden de buradaki insanlara Beyaz Rusyalılar deniliyormuş. Diğer bir efsane ise Beyaz Rusya’da beyaz leyleklerin sayısı oldukça fazla olduğundan Beyaz Rusya’yı kanatlarıyla kapattığı varsayılırmış. Bu efsaneler doğrultusunda da Belaruslular yani Beyaz Rusyalılar kendilerine bu sıfatı yakıştırmışlar. Bu güzel insanların beyaz sıfatını almasına mazhar olan leylekler ise Beyaz Rusya’nın sembollerinden biri haline gelmiştir. Hatta Minsk Bağımsızlık Meydanı’nda kocaman bir leylek heykeli bulunmaktadır.

Belarus ya da Türkçe adıyla Beyaz Rusya 1991 yılında Sovyetler Birliği’nden ayrılmış ama Sovyet kültürünü ve Rus etkisini hala tam olarak üzerinden atamamış bir ülke. Günümüzde Rusya’nın en önemli müttefikleri arasında görülen Belarus, Rusya’dan ayrıldıktan hemen sonra 1994 yılında seçimlere gitmiş ve bu seçimlerde Aleksandr Lukaşenko devlet başkanı olmuştur. Baskıcı yönetimi ve tek adamlığından dolayı kendisine ‘Avrupa’daki son diktatör’ denen Lukaşenko hala başkanlık görevini sürdürmektedir.

Belarus, Rusya’nın Avrupa’ya açılmasında önemli bir lokasyonda ve Minsk şehri de bu yolda önemli bir nokta. Bu yüzden Rus etkisini şehirde her yerde görebiliyorsunuz. Belarusça diye ayrı bir dil olmasına rağmen nüfusun çoğunluğu hala Rusça konuşmaya devam ediyor. Sovyetlerden kalan pek çok heykele ve cadde isimlerine bugün hala bu şehirde denk gelebilirsiniz. Belarus aynı zamanda Ekim Devrimi’nin yıldönümünü bayram olarak kutlayan iki eski Sovyet ülkesinden biri. (Diğeri Kırgızistan)

Eğitim durumunu ve sosyal yaşamı ele alacak olursak Avrupa’nın merkezi konumunda olan Belarus’un 10 milyonluk nüfusu vardır. Başkent Minsk’in ise yaklaşık 2 milyon nüfusu bulunuyor. Ülkede 55’e yakın üniversite olmasına rağmen bunların büyük bir çoğunluğu Minsk şehrindedir. Beyaz Rusya’da okuma yazma oranı %90’nın üzerindedir. Para birimi Beyaz Rusya Rublesidir. Sıkı durun şimdi size çok güzel bir haberimiz var. Beyaz Rusya Türkiye vatandaşlarından 30 güne kadar kalışlarda vize istemiyor!

Her ne kadar ülkeye Beyaz Rusya denilse de aslında burası Rusya değildir fakat ülkenin Rusya için büyük bir önemi vardır; Doğu-Batı ve Kuzey-Güney doğrultusunda stratejik bir konumda olması, Rusya ve Polonya arasında bir geçiş noktası oluşturması şehri önemli kılmaktadır.

Minsk şehri 1067 yılında kurulmuş eski bir şehirdir. Halihazırda ülkenin en kalabalık ve önemli şehri olan Misnk’te ilk yerleşim tepeler üzerinde oluşmuş daha sonraları güneydoğudaki düz ovalar üzerine gelişim göstermiştir. Bu nedenle neredeyse düz sayılabilen kent, sulak bölgelere, birçok bahçelere ve yeşillik dolusu parklara ev sahipliği yapıyor. Düzeni halkın konforu için tasarlanmış, göl kenarlarına sabit mangallar, tuvaletler, masalar ve oyun alanları yerleştirilmiş. Halkın boş vakitlerinde sağlıklı ve verimli zaman geçirmeleri hedeflenmiştir.

Minsk Gezi Rehberi : Minsk’te Gezilecek Yerler

Başlıklara tıklayarak Minsk gezilecek noktalar, görülecek yerler, müzeler, tarihi ve turistik mekanlar hakkında daha detaylı bilgilere ulaşabilir ve siz de Interbus sayesinde Minsk Gezi Rehberi listesindeki yerleri ve birbirinden güzel diğer Avrupa şehirlerini tek seferde, üstelik ekstra tur ücreti olmadan, en uygun fiyatlarla gezmek için aramıza katılabilirsiniz.

Minsk Old Town – Minsk Trinity Hill

Adını Ortodoks inancındaki ‘baba, oğul ve kutsal ruh’ üçlemesine verilen isim olan Trinity’den alan bu bölge Minsk’in eski şehir bölgesidir. Şehrin büyük bir kısmı Nazi işgali sırasında zarar gördüğü için pek büyük olmayan bu bölge gezilmesi gereken yerler arasındadır.

minsk old town

Minsk Zafer Meydanı

Bağımsızlık Meydanı ve Zakharau Caddesi’nin kesiştiği noktada bulunan Minsk şehrinin merkezinde yer alan meydan, Ulusal Devlet TV ve Radyo ana ofislerine oldukça yakındır. Victory Meydanı’nın ortasına dikilmiş olan Zafer Anıtı, Beyaz Rusya’nın Almanlardan kurtuluşunun şerefine 1954 yılında inşa edilmiştir. 2. Dünya Savaşı’nın kahramanlarının anısına yapılmış olan bu dikilitaşın yüksekliği 38 metredir. Anıtın dört tarafındaki bronz çelenkler ise Almanlarla cenk eden askerlerin cephelerini temsil etmektedir. 8 Mayıs 1985’te Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda Zaferin 40. yıldönümünü anma töreninde, Zafer Meydanı’ndaki yaya alt geçidinde bir Anıt Salonu açılmıştır. Bu Anıt Salon da Alman zulmüne hayatları pahasına dur diyen Sovyet Askerlerine ithaf edilmiştir. Zafer Meydanı çevresindeki binalardaki kırmızı harflerin anlamı ise ‘İnsanların kahramanca ölümü ölümsüzdür’ anlamına gelmektedir.

Tören alanının 2 tarafında 12 tane atalarını yad ettikleri, kahraman şehirlerden toprak dolusu iskele bulunmaktadır. Meydanın tam ortasındaki dikilitaşın önüne 3 Temmuz 1961 tarihinde sonsuza kadar yanacak şekilde ateş yakılmıştır. Minsk’teki en önemli meydanlardan biri olan Zafer Meydanı, Moskova’daki ünlü Kızıl Meydan’ın Misnk versiyonudur. Özellikle ortasında yer alan zafer anıtı görülmeye değerdir.

minsk zafer meydanı

Aziz Simon ve Helena Kilisesi

Minsk şehri ile ilgili yapacağınız araştırmalarda en çok bu yapının resmini görebileceğiniz, Belarus’un başkenti Minsk ile adeta özdeşleşmiş olan Aziz Simon ve Helena Kilisesi’nin 1905 yıllarında inşaatına başlanıp 1910 yıllarının sonlarına doğru yapımı tamamlanmıştır. Misnk’in en önemli meydanlarından olan Bağımsızlık Meydanı’nda bulunan bu kilisenin yapımında kullanılan taşlar Polonya’dan özel bir bölgeden getirilmiş. Tuğlaların kırmızı renkte olmasından dolayı kiliseye ‘Kırmızı Kilise’ Kızıl Kilise de denmektedir. Neo-Gotik tarzda yapılmış olan kilisenin vitray pencereleri, zarif süslemeleri Belarus ulusal sanat geleneklerine göre yapılmış.

Nüfusun çoğunluğu Ortodoks olan Misnk’teki bu kilise bir Katolik kilisesidir. 1900’lerin başında şehirdeki çoğunluğu katolik olan Polonya asıllı Katolik Hristiyan azınlığın yaptırdığı kilisenin adı, kilisenin inşasının finansmanı olan Edward Woynillowicz’in ölen iki çocuğu olan Simon ve Helena’dan gelmektedir. Kilisenin hikayesine değinecek olursak, ismini çok zengin bir tüccar ailenin vakti zamanında prematüre doğarak vefat eden iki çocuğundan almış. Zengin tüccar prematüre doğan çocukların aynı anda ölmesinden derinden etkilenip çocuklarının anısına kiliseyi de minyatür şeklinde yaptırmıştır. Başka bir rivayete göre kilisenin büyük olan kulesinin ailenin acısını sembolü olduğunu küçük olan iki kulesinin ise vefat eden çocukların sembolü olduğu düşünülmektedir. Özellikle 2. Dünya Savaşı’nın ardından yapılan yeni binalar nedeniyle Bağımsızlık Meydanı’ndaki bu kilise büyük yapıların arasında küçük ve sevimli kalmayı başarmıştır. Rus İmparatorluğu döneminde inşa edilen kilise, Bolşevik Devrimi ve Sovyetlerin kurulmasıyla Kızıl Ordu tarafından lağvedilmiş ve kültür merkezine dönüştürülmüştür. Kilise 1990 yıllarına kadar film stüdyosu, sinema, tiyatro sahnesi gibi amaçlara hizmet etmiş olsa da 90’lardan sonra tekrar kilise olarak kullanılmaya başlanmıştır.

aziz simon ve helena kilisesi

Misnk Bağımsızlık Meydanı

Minsk’in en önemli meydanlarından biri olan Bağımsızlık Meydanı’nda Kırmızı Kilise dışında yine Sovyet Mimarisiyle yapılmış ve önünde Lenin heykeli olan meclis Binası, üniversite binası ve belediye meclisi gibi önemli binalar bulunmaktadır. Sovyetler Dönemi’nde Lenin Meydanı olarak adlandırılan bu meydan Belarus’un bağımsız olmasıyla birlikte Bağımsızlık Meydanı olarak anılmaktadır.

minsk bağımsızlık meydanı

Gözyaşı Adası

Svislac Nehri’nin üzerinde bulunan, turistlerin uğrak noktalarından biri olan Island of Tears yani Gözyaşı Adası, küçük bir yaya köprüsü ile Eski Şehre bağlanır. Bu köprü, Sovyetlet Birliği’nin Afganistan’daki 1979-1988 yılları arasında savaşta ölen 700 Belaruslu askerin anısına 1996 yılında inşa edilmiş bir anıt şapele götürür sizleri. Anıtın merkezinde yas tutan anneler, kız kardeşler, ve acılı eşlerin akılda kalan figürleri olan alan. Şapelin koruyucu meleğini simgeleyen heykelin çeşmesi sürekli ağlayan bir çocuğu tasvir eder.

gözyaşı adası

Belarus Milli Kütüphanesi

Ülkenin en iyi kütüphanesi olan Belarus Milli Kütüphanesi 1922 yılında Belarus Devlet Üniversitesi’nin himayesi altında kurulmuştur. Başlangıçta 60.000 kitap içeren Belarus Devlet Kütüphanesi 1926 yılında bağımsız bir kurum haline geldi. Yeni binalar inşa etme kararı o zaman alındı. Ünlü Belarus mimar Georg Lavrov , matematiksel bir koordinat sistemini bünyesinde barındıran sıradışı bir tasarım ortaya koydu bugün bina, Belarus’taki konstrüktivizm mimarisinin az sayıdaki örneklerinden biridir ve Ulusal Meclis Cumhuriyeti Konseyi’ne ev sahipliği yapmaktadır.

2. Dünya savaşı sırasında kütüphanede bulunan kitapların çoğu tamamen yanmışken, ender basılmış tüm kitapların, dolaşım bölümünde ve okuma salonlarında saklanan basımların tahliyesi sağlanarak günümüze kadar gelmiştir. Savaştan sonra Belarus Milli Kütüphanesi yeniden doğdu ve gelişti, daha fazla kitap topladı ve uluslararası ilişkiler kurdu. Zamanla, Belarus Milli Kütüphanesi koleksiyonları daha da büyümesi yeni, daha büyük ve modern tesislerin inşasını gerektirdi. 1989 Yılında binanın tasarımı için Sovyetler Birliği genelinde yapılan yarışmada kazananlar Viktor Kramarenko ve Mikhail Vinogradov işlevselliği ve modern tasarım çözümlerini birleştiren Belarus pırlanta tasarımı kabul edildi. Elmasın yüzeyi ısı yansıtan ayna camı ile kaplıdır. Mimarların istediği kesim elmas şekli idi. Mimarlara göre elmas şekli bilginin değerini ve algılanabilir dünyanın sonsuzluğu anlamına geliyordu. Bu cesur ve sıradışı tasarımın onaylanması ve uygulanması 13 yıl sürmüş 16 Haziran 2006 yılında Beyaz Rusya Cumhurbaşkanı tarafından Belarus Ulusal Kütüphanesi ilan edilmiştir.

Şehirde Nezavisimosty Caddesi üzerinde bulunan Muazzam görünüşlü milli kütüphane. 1922 yılında inşa edilmiş ve 2006 yılında modern görünümüne kavuşan bu kütüphane rehberler eşliğinde gezilebilmektedir. 24. Katındaki güzel manzara eşliğinde güzel bir şeyler yiyebileceğiniz bu yapı geceleri de sürekli olarak aydınlatılmaktadır.

belarus milli kütüphanesi

Belarus Opera ve Bale Tiyatrosu

Tipik bir Sovyet Konstrüktivizmi olan yapı 1934-1939 yılları arasında inşa edilmiş. 2. Dünya Savaşı sırasında hasar alan yapı Naziler tarafından ahır olarak kullanılmış ve hasar almıştır. Yapı Ulusal Akademik Opera Tiyatrosu ve Ulusal Akademik Bale Tiyatrosu olarak kullanılmakta. 2006 ve 2009 yılları arasında yenilemeye giren yapı Fransız ve Rus klasik bale kurucusu Marius Petipa’nın görüşlerine göre restore edilmiştir. Tiyatro tarihi, 1920’lerde opera ve bale, koro ve küçük bir senfoni orkestrasından oluşan ilk Devlet Drama Tiyatrosu sahnesinde başladı. Burada çeşitli müzikaller ve tiyatro gösterileri, opera ve bale gösterileri sahnelendi ve halk ezgileri çalındı.

O zamanlar, Belarus opera ve bale geleneğinin yıldızları, 1930’da açılan ve 1960’da açılan ve Feodor Chaliapin ile birlikte olan seçkin bir Rus şarkıcı olan Anton Bonachich’in başkanlığını yaptığı Devlet Opera ve Bale Stüdyosu da dahil olmak üzere Minsk, Vitebsk ve Gomel’deki müzik okullarında çalıştı. 25 Mayıs 1933’te Carmen operası ile Devlet Opera ve Bale Tiyatrosu açıldı. Böylelikle, Beyaz Rusya’da bir müzik, tiyatro ve diğer sahne sanatları için profesyonel bir merkez kuruldu, böylece Minsk şehri dünya kültür sürecine katıldı ve insanları Avrupa opera mirasıyla tanıştırdı.

Belarus Opera ve Bale Tiyatrosu’nun önemli görevlerinden biri, ulusal bir repertuarın yaratılmasıydı. Ünlü mimar Losif Langbard tarafından tasarlanan Trinity Hill’deki tiyatronun binası, Belarus bestecisi Eugene Tikotsky’nin operası olan Mikhas Padgorny’nin galasıyla 10 Mart 1939’da ciddi bir şekilde açıldı . 1939/1940 sezonunu açan Bakhchisarai Çeşmesi yeni sahnedeki ilk bale oldu; üretim Kasian Goleyzovsky tarafından Boris Asafiev’in müziğine koreograflandı. Savaş öncesi yıllarda daha da geliştirilmesi belirlenen Belarus tiyatro önemli yapımları Giacomo Puccini’nin idi Madama Butterfly Jacques Offenbach Hoffmann’ın Masalları ve Don Kişot Ludwig Minkus’un. Giuseppe Verdi’nin La traviatası , 22 Mart 1941’de savaştan önce çıkmış olan son eserlerdi. II. Dünya Savaşı sırasında (1941-1945) Belarus, Alman işgalciler tarafından işgal edildi. Minsk ağır bombalamaya maruz kaldı ve harabe oldu. Bir çok sanatçı birliğe ve partizana katıldı; çok sayıda sanatçı, Sovyet Ordusu’nun cephe askerleri için topluluklar kurdu ve konserler verdi. Tiyatronun sanatçıları ve personeli, çalışmalarına devam ettikleri Volga bölgesindeki Rus şehirleri Gorky ve Kovrov’a tahliye edildi.

belarus opera ve bale tiyatrosu

Kutsal Ruh Katedrali

Şehir merkezinde bulunan bu kilise Minsk’in en önemli simgelerinden biri ve ana Ortodoks Kilisesi. İki kulesiyle dikkatleri üzerine çeken Ortodoks Katedrali’dir. 1642 yılında Bernadine Rahiplerine hizmet etmek amacıyla inşa edilmiş. Zolotaja Gorka (Altın Tepe) bölgesinde bulunan bu kilisenin ilginç bir hikayesi vardır; inşa edildiği dönem kentte kolera salgını hakimmiş. Polonyalı bir doktor halktan para toplar ve bu kiliseyi inşa ettirir. İnşası sonrası buraya Kutsal Ruh adına ahşap bir heykel konulur ve bu ahşap heykelin halkı bulaşıcı hastalıklardan koruduğuna inanılır. 1741 yılında çıkan bir yangın ile hasar alan kilise yenilenmiş 1852 yılında ise Bolşevikler tarafından kapatılmıştır. Kilise, zaman içinde bir çok yenilemeye uğrayarak şuanki özgün yapısına ulaşmıştır. Etrafındaki sokaklarla beraber gezilmesi tavsiye edilir.

kutsal ruh kilisesi

Minsk Gezi Rehberi : Minsk Hakkında Bilgiler

Bir Avrupa Birliği olmayan Belarus Türk vatandaşlarına vize uygulamamaktadır. Dolayısıyla Belarus’un başkenti Misnk’i ziyaret etmek için Schengen Vizesi veya Belarus Vizesi sahibi olmanız gerekmemektedir.

  • Ülke: Belarus (Beyaz Rusya)
  • Para Birimi: Belarus Rublesi (Beyaz Rusya Rublesi)
  • Dil: Belarusça (Beyaz Rusça)
  • Minsk Nüfusu: 1 Milyon 975 Bin (2017)
  • Telefon Kodu: +375 (ülke), 17 (şehir)
Menü