Roma Gezi Rehberi

Roma, Görülecek birçok yer, yapılacak birçok şey ile tam anlamıyla global bir şehirdir. İtalya’nın en güzel şehri olarak değerlendirilen Roma, Avrupa’da en çok turist çeken şehirlerden biridir. Her zaman kalabalık olan bu şehirde dikkatli olmanız tavsiye edilir. 1290 km² lik yüzölçümüyle Avrupa’nın en geniş yüzeye yayılmış başkentlerinden biri olan Roma’nın toplam nüfusu 4 milyondur. İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulu olan şehir; Roma İmparatorluğu’nun, Papalığın ve İtalya’nın başkenti olmuştur. Roma Gezi Rehberi :

Avrupa tarihinde nüfusu 1 milyona ulaşmış ilk şehir. İçerisinde ülke bulunduran şehir. Yıllık 40 milyon civarında turist ağırlayan Roma’nın yaklaşık 100 milyar euroluk geliri vardır. Roma’da İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuştur. Şehirde bulunan Aşk Çeşmesi bile bu şehre yılda ortalama 1 milyon euro ek gelir sağlamakta. Önceden turistlerin dilek için attığı paraları toplayarak geçinen dilenciler günlük ortalama 2 bin euro kazanıyorlarmış fakat belediye daha sonradan yasa çıkararak atılan paraları kendisi toplamaya karar vermiş.Kolezyum (2 bin yıl önce yapılmış 55 bin kişiyi alabilen bir arena tam önünde istanbula constantinapolis adını veren imparator constantin tarafından yaptırılan zafer takı vardır), Aşk Çeşmesi (sadece türklerin bu ismi kullandığı mekanın aslında gerçek adı Trevi Çeşmesi’dir. İnanışa göre çeşmeye sırtını dönerek havuza bozuk para atanlar Roma’ya hayatında bir kez daha geliyormuş), Aziz Melek Kalesi (fsm’nin oğlu şehzade cem sultan bu kalede 4.5 yıl esir kalmıştır ayrıca bu kale ile papanın kaldığı vatikandaki bina arasında bir geçit vardır bu geçit uzun bir duvar şeklindedir ve papa zor durumda kaldığında kaleye sığınabilsin diye yapılmıştır ) ve Köpsürü, Pantheon, İspanyol Merdivenleri, Venedik Meydanı, Navona Meydanı (buradaki dikilitaş Mısır’dan getirilmiştir.Roma’da 15e yakın Mısır’dan getirilen ve farklı meydanlarda sergilenen dikilitaş vardır.), Halk Meydanı (piazza del popolo), görülecek yerler arasında. En işlek meydanı Venedik Meydanı aynı zamanda eski lider Mussolini’nin halka hitap ettiği yerdir. Şehrin denize uzaklığı yaklaşık 20 km dir. Romada trafik ciddi bir sorun olduğundan dolayı burada yaşayanlar küçük araçları ve motosiklet kullanmayı tercih etmektedir. Tiber (Tevere) Nehri bu şehirden geçmektedir. Şehrin bir çok yerinde çeşmeler görebilir ve bu çeşmelerden su içebilirsiniz. Roma dondurması yenmelidir.

Kıvrılarak akan Tiber Nehri‘nin 2 yanından yükselen 7 tepe üzerindeki Roma; hem görkemli kalıntılarıyla antik Roma, hem Vatikan ve yüzlerce kilisesiyle Katolik Roma, hem Michelangelo ve Raffaello eserleriyle Rönesans şehri, hem de Borromini ve Bernini’nin Barok mücevheridir.

2.800 yıllık geçmişe sahip olan şehir, sırasıyla Eski Roma, Roma Krallığı, Roma Cumhuriyeti, Roma İmparatorluğu, Papalık Yönetimi, İtalyan Krallığı ve İtalya Cumhuriyeti’nin merkezi ya da başkenti olmuş. Roma’nın tersten yazılışı ‘amor’ yani ‘aşk’tır. Bu nedenle Roma, ‘adında aşk saklı şehir’ olarak da bilinir. Tarih ve sanat dolu Roma’ya defalarca gelinir. Yine gelinir ve gelinir…

Roma Gezi Rehberi : Roma’da Gezilecek Yerler

Başlıklara tıklayarak Roma gezilecek noktalar, görülecek yerler, müzeler, tarihi ve turistik mekanlar hakkında daha detaylı bilgilere ulaşabilir ve siz de Interbus sayesinde Roma Gezi Rehberi listesindeki yerleri ve birbirinden güzel diğer Avrupa şehirlerini tek seferde, üstelik ekstra tur ücreti olmadan, en uygun fiyatlarla gezmek için aramıza katılabilirsiniz.

Kolezyum

İtalya’nın başkenti Roma’da bulunan ve Roma denilince ilk akla gelen yapı Collesium, görmek isteyeceğiniz ilk yapılar arasında. Özellikle bir yere gitmiyor ya da bir şeyi aramıyor olsanız da Roma sokaklarında gezmenin verdiği o his ile keşfetmeye buradan başlayabilirsiniz. M.Ö. 72 senesinde ünlü bir komutan olan Vespasianus tarafından yapımına başlanmıştır. Günümüzde depremden dolayı harap vaziyette olmasına ve taşlarının çalınmasına rağmen Collesium Roma İmparatorluğu’nun uzun zamandan beri ikonik sembolü olarak görülür. Bugün modern Roma’nın en çok turist çeken yerlerinden biri olan bu yapı aynı zamanda Dünya’nın 7 harikasından biridir.

Byron’un “gladyatörlerin kanlı sirki” dediği, 50.000 kişilik 4 katlı amfiteatırın yapımına, cumhuriyetin kurucusu Vespasianus’un emriyle M.S. 72 yılında başlanmış. Byron, Childe Herald’ın Kutsal Yolculuğu’nda (1812-18) şöyle yazmış: “Colosseum ayakta kaldıkça Roma da kalacak, Colosseum yıkıldığında Roma da yıkılacak, ama Roma yıkılırken dünya da onunla birlikte yıkılacak“. Dünyanın yeni 7 harikasından biri olan Colosseum, dışarıdan ve içinden gezerken size sanki o çağlarda yaşamışsınız hissini verecek. 1999’da tamamlanan restorasyon çalışmasıyla arena yeni ve sağlam görünür.

Vittorio Emanuele II Abidesi

Antik Roma kalıntılarının bulunduğu Roma Forumu’nun yanından geçerek Venedik Meydanı’na varabilir ve bu meydanda Vittorio Emanuele anıtını görebilirsiniz. Gece ışıklandırmasıyla mükemmel görünen yapı, beyaz saf mermerden yapılmış ve görkemli merdivenlere sahiptir. 1870 senesinde tamamlanan ve Emmanuel’in de adını taşıyan anıt Emmanuel Caddesi’nin sonunda kalan bu saray ile ilgili genel kanı mimari açıdan çok da önemli olmadığı ve estetikten yoksun olduğu yönündedir. Yine de ziyaretçilerini etkileyen bu yapı ismini Birleşik İtalya’nın kurucusu kabul edilen Victor Emmanuel II’den almaktadır.

Venedik Meydanı

Vittorio Emanuele Anıtı’yla kaçırılmayacak bir meydandır.

Aşk Çeşmesi

Vittorio Emanuele 2 Abidesi’nin önündeki Venedik Meydanı’ndan aşağıya doğru uzunca bir cadde göreceksiniz, kalabalığı takip ettiğinizde ise sadece Türkçe’ye Aşk Çeşmesi olarak geçmiş ve böyle tabir edilen Trevi Çeşmesi’ne ulaşabilirsiniz. Burası da şehrin en çok turist çeken yapılarındandır. Bir havuz ve arkasında çeşitli heykeller bulunmakta. İnanışa göre madeni parayı arkanızı dönerek sol omzunuzun üzerinden atarsanız Roma’ya tekrar gelebiliyorsunuz veya sağ omzunuzdan atıp hayatınızın aşkını bulabiliyorsunuz. Havuzdan yılda 1 milyon euro çıktığını da göz önüne alırsak galiba dilekler tutuyor.

Trevi ‘Üç Yol’ anlamına gelir. Yapımcısı Nicola Salvi’nin, çeşmenin altında 3 yer altı suyunun birleştiğini sanarak bu ismi koyduğu düşünülür. Yapımı 30 yılda tamamlanan çeşmenin üzerinde pek çok heykel var. Bunların en önemlisi Deniz Tanrısı Neptün Heykeli.

Roma’ya gelen turistlerin çeşmeye 2 bozuk para atılması gerekir: Birincisi dilek, ikincisi de Roma’ya tekrar gelmek için. Bu paralar daha sonra toplanıp yardım kuruluşlarına verilir. Trevi Aşk Çeşmesi’nin civarındaki küçük restoranlarda, İtalya’ya ün kazandıran spaghetti ve ince hamurlu pizzaların tadlarına bakabilirsiniz.

Eski Gemi Çeşmesi

İspanyol Merdivenleri

Aşk Çeşmesi’ne yürüyerek 10 dakikalık mesafedeki, gençlerin buluşma noktası da olan ve merdivenlerinde oturup biraz tembellik yapabileceğiniz İspanyol Merdivenleri’ne ulaşabilirsiniz. Her mevsimde ziyaretçisi olan İspanyol Merdivenleri’nin en güzel bahar aylarında olduğu düşünülür. Merdivenleri kaplayan renk renk çiçekler ile harika bir görüntü sunar. İnsanların hem dinlendiği hem de sanatın tadını çıkardığı bir noktadır. Roma’nın en ünlü caddelerinden Via Condotti bulunur. Buraya ismini veren ise İspanya Büyükelçiliği’nin burada kurulmasıdır. Merdivenlerden indiğinizde, hemen karşınıza Fellini tarafından yapılan bir havuz çıkıyor.

Popolo Meydanı

Roma’nın en ünlü meydanlarından biri. Meydandan gençlerin, aşıkların, seyyar satıcıların uğradığı İspanyol Merdivenleri’ne geçilebilir. Kral 15. Louis için tasarlanan merdivenlerin alt kısmında Fontana della Barcaccia isimli bir çeşme vardır. Merdivenlerin üst kısmında ise ikiz çan kulesi olan Fransız kilisesi Trinita dei Monti yükselir.

Navona Meydanı

Roma’da bir çok güzel meydan olduğu gibi bunlardan bir tanesi de Navona Meydanı’dır. Bu meydana da uğramak isteyebilirsiniz. Sokak sanatçılarının, bir çok güzel cafe ve restoranların bulunduğu meydanda sanatçıları izlemek ve eserlerinden almak isteyebilirsiniz. Birbirileriyle yarış halindedirler, her sanatçının başına birikmiş bir grup görebilirsiniz. Tarih kokan meydanda daha çok barok mimari eseri hâkimdir. Tarihi La Fontana dei Fiumi çeşmesi de Novana Meydanı’nda bulunmaktadır. Roma’nın en eski meydanlarından biri olan bu meydanın etrafı tam anlamıyla Rönesans yapılarıyla doludur ve eski bir klise barındırır.

Pantheon

Navona Meydanı’na yakın yapılar arasında, yüzyıllar geçirmiş olsa da hala kendisinden ödün vermemiş bir yapı vardır; Panteon. Roma mitolojisinde Savaş Tanrısı olarak da anılan Panteon, Yunanca’da tüm tanrıların tapınağı olarak belirtilir. Tüm Roma yapıları içinde en iyi korunmuş olanı ve muhtemelen de dünyada döneminin en iyi korunmuş binasıdır. İlk olarak Antik Roma’nın tüm tanrıları için tapınak olarak inşa edilmiş bir yapıdır. Desteksiz çatısının yüksekliği 43 metre, yarıçapı ise 43,5 metredir. 20. yüzyıla kadar yapılmış en büyük beton yapılardan birisidir. Panteon kavramı bugün içinde meşhur kimselerin gömülü olduğu anıtlar için kullanılır.

Antik Roma’nın en iyi korunmuş anıtı olan dairesel Pantheon, görkemli ve zarif bir yapıt. Pantheon M.S. 120’de imparator Hadrianus tarafından yangında tahrip olmuş bir tapınağın üzerine yaptırılmış. Yapının ortasında içeriye ışık girmesini sağlayan bir delik var. Bu delikten şeytanların gökyüzüne çıktığına inanılırmış.

Sant Angelo Köprüsü

Sant Angelo Kalesi

Tiber nehrinin üzerindeki St Angelo Köprüsü’nden geçilir. Bernini ile öğrencilerinin melek heykelleriyle süslü köprü, M.S. 139’da Hadrianus’un mozolesi olarak yapılan Castel Sant’ Angelo’ya çıkar. Papa Gregorius’un rüyasında, başmelek Mikail’in veba salgınının sona erdiğini haber verdiğini görmesiyle kaleye bu ad verilmiş.

Tiber Nehri

Vatikan City

Roma’nın içinde bulunan ve dünyanın en küçük ülkesi olan Vatikan, Hristiyanlık dininin ve Katolik mezhebinin yönetim merkezidir. Vatikan, 1929’dan beri bağımsız bir devlettir. Roma’da şehir içinde yeni ve yüksek bina görmek mümkün değil. Bunun sebebi, hiçbir yapının Vatikan’ın kubbesini geçememesi koşulu olmasıdır.

Roma Forumu

Colosseum’un hemen yakınındaki Roma Forumu’nun sütun ve kemerlerinin arasında, bu büyük kültürün sosyal, ticari ve dinsel merkezini gözünüzde canlandırabilirsiniz.

Santa Maria Maggiore Bazilikası

Bazilikanın inşası, dönemin papasının rüyasında Meryem Ana’yı görmesiyle başlamış. Yapımında altın kullanılan bazilikayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

San Pietro Bazilikası’nın ve 1 km2’lik piazzasının panaromik manzarasını görebilmek için binlerce hacının yaptığı gibi buraya yürüyerek gelebilirsiniz.

Roma’nın en ünlü müzeleri :

  • Galleria Borghese. Bir sanat koleksiyoncusu olan Scipione Borghese, İtalya ve Avrupa eserlerini burada biraraya getirmiş. Titian, Caravaggio ve Rubens resimleri ve David heykelleri, müzenin 20 odasında sergileniyor.
  • Capitoline Müzesi. 17. yüzyıldan kalma bir yapının içinde bulunan müzenin krokisi Michelangelo tarafından çizilmiş.
  • Sant Angelo. Ortaçağ silahları bu müzede sergileniyor. Müze içindeki en önemli bölümlerden biri, ölü küllerinin bulunduğu kapların sergilendiği Sala delle Urne’dir.
  • Ulusal Roma Müzesi. Roma kültür mirasının daha iyi anlaşılabileceği eserler burada sergilenir.
  • Palazzo Doria Pamphilj. Bir bölümü bir ailenin özel mülkü olan sarayda, resim sergisi ve 15. yüzyıl aristokratlarının yaşamına dair eserler var.

Roma Gezi Rehberi : Roma’da Ne Yenir? Ne İçilir? Nerede Yenir?

Önemli bir İtalyan kenti olarak Roma, en iyi makarna ve pizzaların da ev sahibi. Hamur işleri çokça karşımıza çıkıyor ancak mutlaka denenmesi gereken şey pizza ve makarna. Makarnanın her türlüsünü büfelerden elinize alarak ya da lokantalarda değişik uuüllerde deneyebilirsiniz. Nispeten daha diri yapılan makarnalar güzel soslarla servis ediliyor. En çok tutulan versiyonu domates ve domuz etiyle yapılan sosları.Pizzalar ise çoğalan talep ile daha fabrikasyon hale gelmiş. Bunlar bile en iyi pizzalar arasında. Elbette elde açılan hamur ile ve odun fırınında pişirilen pizzalar ve tarihi pizza lokantaları var. Bu odun fırınlı pizza lokantaları kesinlikle denenmeli. Çoğunlukla fiyatlar normal sayılabilir. Domuz eti hassasiyeti olanların Roma’da mutlaka yediklerine dikkat etmesi gerekir. Sosis,kıyma yada et diye yazılanlar genellikle domuz eti oluyor. Satıcıdan bilgi almanızı tavsiye ederiz. Tatlılarda ise dondurma dünyaca ünlü ve sayısız çeşidi mevcut. Tiramisu ise tüm ülkede ki gibi son derece iyi yapılıyor. Bizim önerimiz pizza ve tiramisunun muhakkak denenmesi.

İtalya’nın olmazsa olmazı pizza her köşe başında bulunabilmekte ve ucuz fiyatlara alınabilmektedir. Ortalama diliminin 2€ olduğu Roma’da restoran dışında yemek daha ucuza gelir çünkü içeriye oturulduğu zaman ekstradan para vermek gerekiyor. Örneğin bir pizzanın 10€ olduğu bir restoranda içeriye oturulduğu vakit bahşişlerle birlikte fiyat 20€ ya kadar çıkabiliyor. Ortalama ücretin %10-%20 arası bu restoranlarda bahşiş vermekte zorunlu sayılabilir. Roma’nın dondurması da tüm dünyada ünlüdür. Pek çok çeşidinin bulunduğu kentte dikkat edilmesi gereken şey ise dondurmaların ev yapımı olmasıdır.

  • Dondurma: Roma’da her yerde bulabileceğiniz, dünyaca ünlü dondurmalar mutlaka denenmeli. Çoğu dükkanda onlarca çeşit ve aromada dondurma bulunur.
  • Lazanya:Yassı makarnanın arasına kıyma koyularak pişirilen bir makarna çeşididir. Dilimler halinde serviis edilir. Roma’da oldukça popülerdir.
  • Pizza: Roma’da deniz ürünleri ile yapılan pizzalar en farklılarıdır. Tüm ülkede olduğu gibi en iyi pizzaları denebilirsiniz. Sokak satıcılarından dilim halinde yada lokantalarda yiyebilirsiniz.
  • Mİnestrone: Bir çorba çeşididir ancak çok doyurucudur. Hemen her yerde bulunur. Midye şeklinde makarna, fasülye ve çeşitli sebzelerle yapılır. Üzerine peynir serpilerek servis edilir.
  • Risotto: Sıkça karşılaşabilcek bir pilav türüdür. Sulu bir kıvamda olan bu piriç yemeği Roma’da safransız olarak pişirilir.
  • Tiramisu: Kedi dili bisküvi,peynir ve kahve ile yapılan bu pastanın İtalya’dan çıktığı bilinir. Ancak en güzelleri Roma’da bulunur diyebiliriz. Özel tiramisü pastanelerinde yediğiniz bu pastalar başka hiç bir yerde olanlara benzemiyor.
Roma Gezi Rehberi : Roma Hakkında Bilgiler
  • Ülke: İtalya
  • Para Birimi: Euro
  • Dil: İtalyanca
  • Roma Nüfusu:
  • Telefon Kodu: 
  • Interbus İletişim: 0090 541 387 8526

roma gezilecek yerler

Roma Gezi Rehberi : Bir Interbus Yolcusunun Gözünden Roma Ezgileri

Ve nihayet Roma’dayız. Bu kente ilk defa geliyor olmama rağmen, burası benim için özel anlamlar ifade ediyor. İlkokuldan beri hemen hepimizin kulağında aşina olduğu yerdir bu şehir. Orta ve lise eğitimimizde de özellikle vaktimizi alan bu Avrupa şehri, üniversite yıllarımda mimarlık fakültesini tercih etmemle birlikte bendeki kıymetini epeyce yükseltmiştir. Mimarlık diyorum çünkü İtalya’nın başkenti Roma’da yıllar önce yapılmış tarihin önde gelen yapıları halen dimdik ayakta. Bundan daha da enteresan olanı ise, bu binaların her biri halen işlevsel ve turistler için harikulade adresler.

Minik istirahatımın hemen arkasından kendimi sokağa atıyorum ve ilk durağımız Kolezyum (Collesium). Aslında pek çoğumuz bu dünya mirasını bu isimle tanıyor olsak ta bu yapıtın asıl ismi; Flavianus Amfitiyatro’dur. Sonradan, girişteki heykelin adını alan arena Kolezyum ismiyle tanınmaya başlanmıştır.  İmparatorlar burada Roma halkını eğlendirmek ve biraz da kendi eğlenceleri için gladyatör dövüşleri düzenlermiş. Bunlardan başka; pek çok halk gösterileri, taklit deniz savaşları, hayvan avcılığı, infazlar, meşhur savaşların yeniden canlandırılması ve klasik mitolojiye dayanan dramalar olurmuş. Unutmadan önemli bir ayrıntıyı daha sizinle paylaşmak istiyorum, 2007 yılında, Kolezyum Dünyanın Yeni Yedi Harikasından biri olarak seçildi. Günümüzde depremden dolayı harap vaziyette olmasına ve taşlarının çalınmasına rağmen burası, Roma İmparatorluğu’nun uzun zamandan beri ikonik sembolü olarak görülür. Bugün modern Roma’nın en çok turist çeken yerlerinden biridir. Ayrıca Roma Katolik Kilisesi ile yakın bağlantıya sahiptir. Paskalya öncesi Cuma günü Papa halen bu amfi tiyatroda fener alayı düzenler.

Capitoline Tepesi ve Venedik Meydanı denilen yerler arasında kalan muazzam bir beyaz bina ile tanıştıracağım şimdi sizi. Bahsettiğim binanın ismi Vittorio Emanuele II Abidesi her bir mermer öyle derin işlenmiş ki hepsini hayretle izliyorsunuz. Bu heybetli yapının hemen ortasında sizi karşılayan Vittorio Emanuele heykeli ve onların da üzerinde sağlı sollu tanrı olarak tasavvur edilen atlı heykeller var. Uzunca, geniş pamuk misali bembeyaz mermerden yapılmış merdivenleri aşarak içeriye doğru giriyorum ve içerde sanatsever oldukları her hallerinden belli olan seçilmiş bir insan kitlesi ile karşılaşıyorum. Çünkü yapının girişinde bulunan ana mekân, Birleşmiş İtalya Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor ve burada gerçekten çok kıymetli heykeller var. Bu arada kim bu Vittorio Emanuele derseniz, Vittorio 1911’de İtalya‘nın Osmanlı Devleti’ne savaş açmasını emreden ilk hükümdardır.

Bu müzenin en üst katından şehri izleyebilir, Roma’nın o eşsiz mimarisini içinize çekebilirsiniz. Ancak burada lavaboların el yıkama bölümleri alışılmışın biraz dışında, çünkü lavabolar çok eski bir sistemle çalışır. Mesela buradaki musluklar ayakla açılır. Evet evet yanlış duymadınız suyu ayağınızla açarsınız. Yani lavabo taşının hemen alt tarafında bir pedal vardır ve suyu ne kadar kullanacaksanız pedala o kadar basarsınız ve su gelir. Avrupa’nın en gelişmiş şehirlerinden birinde bu yöntem bana her ne kadar ilkel gelse de aslında bunun da çok güzel bir açıklaması olduğunu öğreniyorum. Romalılar ezelinden beri su ihtiyaçlarını bu şekilde karşılarlarmış. Böylelikle hem daha steril bir ortam elde eder hem de suyu ihtiyaçları kadar kullanmış olurlarmış.

İspanyol Merdivenleri‘nin hemen altındaki çeşmeden sonra rastladığım Aşk Çeşmesi – Trevi Çeşmesi tüm yorgunluğumu almıştı. Halk arasında Aşk Çeşmesi olarak bilinen Fontana di Trevi, Roma’da Poli Sarayı’nın bir kenarına Nicolò Salvi tarafından Klasik ve Barok karışımı olarak yapılmış, dünyadaki en ünlü çeşmelerden birisidir. Üç yolun kavşağında bulunduğu için Trevi adı konulduğu varsayıldığı gibi, üç yeraltı suyolunun bu noktada toplanmasından dolayı da isminin bu olduğu iddiası vardır.
Aşk Çeşmesi‘nin de kendine özgü tatlı bir hikâyesi vardır aslında. Efsaneye göre çeşmeye bozuk para atan kişi bir gün Roma’ya geri dönecektir. Atılan bu paralar belirli aralıklarla toplanarak yardım kuruluşlarında kullanılmaktadır. Ama bir başka söylenti de, belediyenin buradan her yıl milyon dolarlık bir servet kaldırdığı yönündedir. İnanışa göre sağ elle sol omuz üstünden bu çeşmeye para atmak kişiye iyi şans getirir. Bir bozuk para atmanın bir gün Roma’ya dönüleceğine, iki tane bozuk para atmanın Romalı güzel bir kıza aşık olunacağına, üç tane bozuk para atmanın ise Roma’da birisi ile evleneceğine işaret ettiğine inanılırmış. Turistlerin Roma’da mutlaka ziyaret ettikleri Trevi Çeşmesi özellikle öğle saatlerinde o kadar kalabalıktır ki fotoğraf çektirecek yer bulmak bile zordur. Ben de o kalabalık ana denk geldiğim için burada doğru düzgün pek fotoğrafım yoktur mesela. Buradan yorgun argın çıkıp bir şeyler yemek istediğinizde hemen etrafta bulacağınız pizzacılar sizin işinizi görecektir. Mesela ben Pizza İn Trevi ismindeki butik bir restoranda tattım pizzamı, lavabosu hariç size burayı tavsiye edebilirim. He bir de size bir sır vereyim mi? İnancım gereği, domuz eti ve yağını tüketmemek adına çok çırpındım ama umarım galip gelmişimdir!

Ya madem yemek konusu açıldı, bu noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Avrupa’nın her yerinde Mc Donalds gibi dünyaca tanınmış bir yiyecek firmasından yedik durduk. Ama koskoca Roma’da sadece iki tane Mc Donalds olduğunu öğrendim. Sebebi ise; İtalyanların kendi pizzalarını diğer kültürlerin yemeklerinden üstün görmeleriymiş. Yani Romalılar bir anlamda da yemek milliyetçisiler.

İtiraf etmek gerekirse ben Roma’ya gelmeden önce sürekli duyduğum bu İspanyol Merdivenleri‘ni minicik daracık bir sokağın üzerinde uzanan patika bir yol sanırdım ama nedense hayallerimin yıkıldığı an ile bu merdivenleri görmem aynı anlara rastladı. Burası yaklaşık 200 yıl önce açılmış ve Trinita dei Monti Kilisesine çıkmak için kullanılmaya başlanmış. Bir zaman sonra bu merdiven, kilise ile ünlü İspanya Meydanı‘nı birbirine bağlayan bir eleman haline gelmiş. Kelebek şeklinde tasarlanan İspanya Meydanı, dünyadaki en ünlü meydan tasarımlarından biridir. Roma barok stilini yansıtan bu meydan, Rönesans döneminde daha popüler bir yermiş. Eski yazarların ve sanatçıların buluşma noktası olan meydanda ayrıca çok şık oteller de bulunmaktaymış.

Merdivenlerin önündeki Fontana della Barcaccia olarak bilinen bot şeklindeki çeşme, Papa Urbano’nun, Bernini’ye verdiği emirle Fransız kralı ile yapılan anlaşmanın anısına yapılmıştır. Pietro Bernini ve Gian Lorenzo tarafından inşa edilen bu çeşme de meydanın tamamlayıcı unsurlarından sadece bir tanesidir.

Merdivenlerin hemen bitiminde sizi bekleyen faytonlarla gezinmek de güzel bir tecrübe olabilir. İspanyol Merdivenleri yazın yılda bir kez olmak üzere ünlü bir moda şovuna ev sahipliği yapar ve basamaklar catwalk (manken yürüyüşü) için kullanılır.

Buradaki görkemli Roma sokakları hep İspanya Meydanı’na çıkar. Burada ve yakınlarında Prada, Gucci, Valentino gibi moda devi markaları bulabilirsiniz. Eğer alışveriş için iyi bütçe ayırdıysanız burası sizin için ideal!

Her mevsimde ziyaretçisi olan İspanyol Merdivenleri‘nin en güzel zamanının bahar ayları olduğu düşünülür. Burası, merdivenleri kaplayan renk renk çiçekler ile harika bir görüntü sunar. İnsanların hem dinlendiği hem de sanatın tadını çıkardığı bir noktadır burası. Gençler canlı müzik yaparak eğlenir ve buraya gelen turistler de onlara eşlik eder ve birden ortaya spontane bir karnaval gecesi çıkıverir.

Piazza Del Popolo şehirdeki en büyük meydandır. Kimi zaman konserlere, siyasi olaylara, gösterilere ve yeni yıl kutlamalarına ev sahipliği yapar. Ayrıca bu meydanın Avrupa’nın en güzel meydanı olduğu söylentisi vardır ki bu söylenti bana göre de pek yabana atılacak bir söylenti değildir. Roma’yı çılgın gibi geziyorduk! 

Roma; İstanbul gibi 7 tepe üzerinde kurulmuş bir aşk şehridir. Hatta Roma ismi tersten okunduğunda İtalyancada Aşk anlamına gelen Amor kelimesi ortaya çıkar. Tiber Nehri‘nin ayırdığı şehrin üzerinden geçen Melekler Köprüsü‘ne doğru yol alırsanız köprünün tam karşısında bir kale göreceksiniz. İşte o kale Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan’a 4,5 yıl boyunca zindan olan Castel Sant’Angelo. Bu köprüyü takip ettiğinizde neredeyse yarım gününüzü harcamanız gerekecek olan Vatikan City ile karşılaşacaksınız. Hatta bu alan üzerinde bazı kanallar göreceksiniz. İşte bu kanallar, Papa’ya herhangi bir saldırı ya da bir tehlike olduğu zaman ona gizli kaçış yolu oluştururmuş. Ama ne hikmetse Roma’daki sağır sultan bile bu kanalları bildiğine göre, bu kanallar artık gizli falan değil. Vatikan; Hıristiyanlık dininin Katolik mezhebine yönetim merkezi olan bir devlettir. Yerleşik nüfusu 930 civarındadır. Çevresi yüksek duvarlarla kaplıdır ve dünyanın yüzölçümü olarak en küçük ülkesidir. Mutlak monarşiye dayalı bir yönetim uygulanır. Devlet başkanı olarak Papa’nın sözleri yasa hükmündedir. Papa, hem devlet başkanı, hem de Katolik mezhebinin ruhani lideridir. Katolik kilisesinin genel başkanı, Vatikan Devleti’nin de başkanı olur. Daha ilgincini ararsanız; Vatikan’ın, 100 kişilik (İsviçre vatandaşı ve Katolik olması şart olan) geleneksel giysili muhafızlardan oluşan küçük bir ordusu vardır. Ama siz yine de bu küçük ülkeciği küçümsemeyin çünkü eski bir radyocu ve gazeteci olarak yaptığım araştırmalarda; 930 nüfuslu bu yerleşkenin doğrudan ya da dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200’den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu, 49 TV kanalı veya kablolu yayını bulunuyor.

Bu kenti, yeryüzündeki hiç bir yazar size yazarak anlatamaz. Ne yaparsanız yapın bu kent yüzyıllar boyu biriktirmiş olduğu; o güzelim tarihi, mimariyi, dokuyu ve yaşamı sizinle öyle bir, iki gün içinde paylaşmaz. Çok nazlı bir kenttir burası; yemeği, kültürü, müziği, sanatı ile veda ediyorum bu şehre.

Menü