Krakow Gezi Rehberi

Polonya’da bulunan ve Wawel Tepesi’nin yamacında yerleşik hayat sunan Krakow şehri, geçmişi çok eskilere dayanmakla beraber aynı zamanda ülkenin üç büyük şehrinden biridir. Asırlardır özenle korunan tarihi dokusu, Ortaçağ döneminden kalma görkemli mimari yapıları ile zamana meydan okuyan bu şehirde Krakow ismi ilk kez M.S. 965 yılında yazılı kaynaklarda kullanılmış ancak modern yaşam 7. Yüzyılda başlamıştır. Bir zamanlar Polonya’nın başkentliğine de ev sahipliği yapan Krakow’da bu nedenle bir çok önemli ve görkemli yapı bulunmaktadır. Tüm köklü şehirlerde olduğu gibi, eskiden sosyal hayatın merkezi olan eski şehir (Stare Miasto) ve zamanla dışa doğru genişlemesi ile oluşan yeni şehir olarak iki bölgeye ayrılmaktadır. Eski Şehir bölgesi 1978 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil olmuştur.

Doğu Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olan Krakow 2. Dünya Savaşı’nın her anına şahit olmuş fakat savaş zamanı Nazilerin karargahı olması nedeniyle bombardımandan etkilenmediği için başkent Varşova’nın aksine şehirdeki bir çok tarihi yapı özgünlüğünü korumuştur. Savaştan derin bir yara almamış olsa da zaman zaman şehirde savaşın izlerini hissetmek mümkündür. Polonya’nın kültür başkenti olan Krakow aynı zamanda Avrupa’nın en iyi korunan Orta Çağ Şehri ünvanına sahiptir. Ülkenin en eski ve en görkemli kentlerinden biri olan Krakow’un sembolü bir canavardır ve halk bu sembole oldukça bağlıdır.

Avrupa’nın gelişen yüzü olan Polonya’nın ana dili Lehçe’dir ve para birimi olarak Zloty kullanılmaktadır. Zloty, Lehçe dilinde altın anlamına gelmektedir. Ana dilleri Lehçe olmasına rağmen ülkede gençlerin çoğu İngilizce bilmektedir. Türkiye ile Polonya arasında 1 saat zaman farkı vardır. Türkiye saati Polonya saatinden 1 saat ileridedir. Polonya aynı zamanda dünyanın en büyük kehribar ihracatı yapan ülkelerinden biri, dolayısıyla bu ülkeye geldiğinizde hediyelik olarak kehribar alabilirsiniz. Votka, Polonya’nın en başta gelen içeceklerinden biri. En meşhur votkaları, hatta bazılarına göre milli içecekleri ise, şişesinde bir dal bizon otu bulunan Zubrovka markası.

Krakow, bilim, kültür ve sanat alanında da ilerleme kaydederek kendisini kısa sürede geliştirmiştir. Eski başkent olmasının avantajını yaşayan ve birçok farklı tarihi döneme de şahit olmasından dolayı Krakow şehrinden“Polonya’nın kalbi” olarak da söz edilmektedir. Ayrıca başrolde Adrien Brody’nin oynadığı dünyaca ünlü Oscar ödüllü “The Pianist” filminin çekimleri bu şehirde gerçekleşmiştir. Ne yazık ki bilim ve kültürün başkenti olmasına rağmen bu şehir geçtiğimiz senelerde “Değeri Bilinmeyen Şehir” seçildi.

Neden Krakow sorusuna gelelim… Çünkü Polonya’nın Krakow şehri Avrupa’da gezmek için tercih edilecek şehirler kategorisinde birincilik ünvanına layık görülmüş olup, aynı zamanda Zoover (tatil inceleme sitesi) tarafından en yüksek tüketici değerlendirmesini almıştır. Avrupa’nın En İyi Gezi Şehri ödülünü alan Krakow 8.8 derece ile yıllık tüketici ödülünü de almayı başarmıştır. Bu kadar ödül alması bile Krakow’un atmosferine dahil olmak için bir neden diyebiliriz. Krakow şehrinin tüm güzelliklerini beraber keşfetmeye var mısınız? Evet dediğinizi duyar gibiyiz. Öyleyse bu şehirde neler yapabiliriz ? Gelin gezi rehberine hep birlikte göz atalım.

Polonya’nın başkenti Varşova olsa da ülkenin akademik, kültür ve turizm merkezi burasıdır. Şehir tarih boyunca birkaç kez başkent olmuş ve arkeolojik kazılar sonucunda Wawel Tepesi’nde eski taş çağına ait yaşam izlerine de rastlanmış. Dolayısıyla Polonya’nın önemli şehirlerinden birisidir. Krakow’da yaklaşık bir milyon kişi yaşamakta ve her yıl ortalama yedi milyon turistin burayı ziyaret etmesi dünyada önemli şehirlerden biri olduğunu kanıtlıyor.

Chopin’in adına bir rondo bestelediği (rondo a la krakowiak, f major, op.14) Krakow aynı zamanda 2.Dünya Savaşı’nın başlarında Polonya’nın Alman işgalini anlatan The Pianist filminin bir kısmının çekildiği şehirdir. Filmin yönetmeni Polanski burada yapılan çekimler sırasında yaşlı bir adamla tanışmış ve sonradan bu adamın savaş sırasında Polanski’nin ailesinin hayatını kurtardığı ortaya çıkmış. Tarihi ve sosyal yaşamıyla görülmesi gereken bir kent haline gelen Krakow savaşın acı yüzünü defalarca görmüş. Her yıkımın ardından toplumsal ve şehircilik bakımından kendisini toparlamış olan kentte zamanın izlerini taşıyan meydanlar, önemli olayların yaşandığı tarihi yapılar sizleri bekliyor.

Krakow Gezi Rehberi : Krakow’da Gezilecek Yerler

Başlıklara tıklayarak Krakow gezilecek noktalar, görülecek yerler, müzeler, tarihi ve turistik mekanlar hakkında daha detaylı bilgilere ulaşabilir ve siz de Interbus sayesinde Krakow Gezi Rehberi listesindeki yerleri ve birbirinden güzel diğer Avrupa şehirlerini tek seferde, üstelik ekstra tur ücreti olmadan, en uygun fiyatlarla gezmek için aramıza katılabilirsiniz.

Krakow Old Town – Rynek Glowny (Ana Meydan)

Dört bir yanı tarih kokan bu geniş bölge Krakow’un odak noktasıdır ve Avrupa’nın en büyük Ortaçağ kent meydanına sahiptir diyebiliriz. Meydanın her iki tarafı 200 metre uzunluğundadır. Barok tatların baskın olduğu ancak yerel ve klasik unsurları da sunan lezzetli bir mimariye sahip bu büyük meydanın modeli, Bolesław V the Chaste döneminde 1257 yılında kurulmuştur. Merkez meydanında, St. Mary’s Church, Town HallTower, ClothHall, St. Florian’sGate, Barbican, ve St. Peter&Paul Church yapıları bulunmaktadır.

Krakow sakinleri ve ziyaretçileri birbirleriyle tanışmak, iş yapmak, çok sayıda mağazada alışveriş yapmak ve sayısız restorant, kafe ve kulüpte eğlenmek için buraya geliyor demek mümkündür. Ne de olsa şehir merkezi değil mi ..Krakow’un görkemli ve renkli meydanı şehrin ruhunu ve enerjisini hissedebileceğiniz müthiş noktalardan birisidir. Turistlerin çoğunlukla tercih ettiği ve birçok tarihi ve turistik yapılara ev sahipliği yapan bu bölgeyi Planty Park adında bir park çevrelemiş durumda.

krakow old town

Azize Meryem Bazilikası – St. Mary’s Basilica

Olağanüstü Gotik tarzı ve görkemiyle bizi karşılayan bu Orta Çağ dönemi kilisenin yapımına 13. yüzyılda başlanmış ve 14. yüzyıla kadar devam edilmiştir. Bu kilisenin en dikkat çeken yanlarından biri hikayesidir. Rivayete göre kralın isteğiyle seçilmiş iki mimar kardeş bu yapıtı inşa etmeye başlamıştır. Kral güzel olan kuleye ödül koymuştur. Bir süre sonra kulenin yapım aşaması bitmiştir ve kulelerden biri oldukça beğenilmiştir. Bunun üzerine kral beğenilen kuleyi inşa eden küçük kardeşi ödüllendirmiştir. Büyük kardeş bunu hazmedemeyince bir gece yarısı kardeşini bıçaklayarak öldürmüştür.

Ayrıca günümüzde kilisenin başında her saat başı trompet çalınır. Bunun hikayesi de şöyledir: Aslında kralın geldiğini haber vermek için çalınan trombet sesi bir gün aniden yarıda kesilmiş. Aslında bu trombet Moğol istilasında atlı askerlerin geldiğini haber vermek için çalınmak istenmiştir. O esnada trombet çalan kişi Moğollar tarafından boğazından ok ile vurularak öldürülmüş ve trombet yarıda kesilmiştir. 13.yy dan bu yana her saat başı yarım trombet çalınmaktadır. Saat başı kulede trompet çalan kişiyi kuleye dikkatli bakarsanız penceresinden görebilirsiniz.

azize meryem bazilikası

Cloth Hall – Kumaş Salonu

Şehrin kalbi olan Rynek Meydanı’nın tam ortasında yer alan ve nefis Rönesans tarzıyla herkesi büyüleyen bu mimari yapıt UNESCO bölgesindeki en ikonik binalardan biridir. Dünya’nın en eski alışveriş merkezlerinden biri olan Kumaş Salonu 13. Yüzyılın başlarında sadece kumaş satmak için kurulmuştur. Şehir merkezinde yaklaşık 700 yıldır faaliyet gösteren bu kumaş salonu, diğer adıyla Sukiennice, Avrupa’da ünlü ve büyük bir ticaret merkezi konumundaydı. 1555 yılında çıkan yangından sonra bina, Santi Gucci’nin maskeleriyle süslenmiş bir çatıya sahip görkemli bir yapı olarak yeniden inşa edilmeye başlandı. 1559 yılına kadar süren bu inşa Rönesans tarzının en muhteşem örneklerinden birisidir. Sukiennice ismi, özellikle tekstil ve kumaş ticareti anlamına gelse de, bu yenilenme sonrasında, burada tuz, balmumu, baharat, deri ve ipek gibi ürünlerin ticareti de yapılmaya başlanmıştır.

Daha sonraki dönemlere değinecek olursak Ağustos 2006 yılından sonra yapılan yenilemeler ile binaya asansör, klima, ve aydınlatmalar eklenerek yeniden modelleme yapılmıştır. Günümüzde zemin katta bulunan tezgahlar ve çarşıdaki dükkanlarda çeşitli hediyelik eşyalar satmaktadır.

Binanın giriş kapısında asılı bir bıçak bulunmaktadır. Bıçakla ilgili efsane şöyledir: St. Mary’s Church inşa edilirken, kulelerin yapımı esnasında daha güzel kuleyi inşa eden ağabeyini kıskanan kardeş işte bu bıçakla ağabeyini öldürmüştür. Binanın üst bölümü ise Ulusal Müze bölümlerine ev sahipliği yapmaktadır. Burada 19.yüzyıldan kalma birçok tablo ve heykel bulunmaktadır.

cloth hall

Town Hall Tower – Krakow Belediye Binası Kulesi

Krakow şehir merkezinde bulunan bu kule eski Krakow Belediye Binası’nın tek kalıntısıdır. Daha geçmişe gidecek olursak Belediye Binası Orta Çağ’dan 19. yüzyıla kadar belediye yetkililerinin karargahıydı. Kule ise hem savunma amaçlı hem de güç ve zarafetin simgesi olarak hizmet vermekteydi. Kuledeki salonların en önemlisi, İzba Pańska (tam anlamıyla “Lordlar Odası”) idi. Ne kadar havalı değil mi? Bu bölüm meclis toplantısı odası ve mahkeme salonuydu. Uygun dengeyi korumak için Belediye Binası mahzenleri işkence odasına sahip bir hapishaneye ev sahipliği yapmışlığı da söz konusudur.

13. yüzyılın başlarında inşa edilmeye başlanan Belediye Binası 18. yüzyıldan itibaren küçük geçici onarımlar almış ve bu nedenle kademeli bir bozulmaya yenik düşmüştür. 1817-1820 yılları arasında “kenti güzelleştirmek” kampanyasına dahil olan bu yapıt zamanla terkedilmiş ve bir süre sonra da yıkılmıştır. Geriye ise hatıra olarak sadece kule kalmıştır. Kireç taşı ve tuğladan inşa edilen bu kule, Ortaçağ Polonya’sının en zengin kule örneklerinden biridir. Yüksekliği 70 metre, eğikliği ise 55 santimetredir. Bu eğikliğin nedeni ise 1703 yılında meydana gelen şiddetli bir rüzgar. Kulağa her ne kadar ilginç gelse de meydanda görebileceğiniz bu devasa Gotik tarzı kule geçmişten günümüze kadar tarihi dokusunu koruyan ender yapıtlardandır. Kulenin 100. basamağını aştıktan sonra yorgunluğunuza değecek müthiş bir manzara ile karşı karşıya kalacaksınız.

Taş ve tuğlalardan yapılan bu kulenin tepesine 7 Zloty karşılığında çıkmanız mümkün. 10:30- 18:00 saatleri arasında açık olan kule yine Krakow’da görülmeye değer noktalardan birisidir.

town hall tower

St. Florian’s Gate – Aziz Florian’ın Kapısı

Krakow tarihi boyunca çok kez saldırıya uğramış, yıkılıp tekrar inşa edilmiş bir şehirdir ve dolayısıyla 47 gözetleme kulesi ve giriş çıkış kapıları inşa edilmiş. St. Florian’sGate bu kapılardan biridir. 15.yy’da Osmanlıların saldırılarına karşı güçlü kayalarla inşa edilmiş ve günümüze kadar gelebilmiş. Kapı kralların, zaferlerle ayrıldıklarında ya da şehri ziyaret eden önemli kişiler geldiklerinde seromoniyle bu kapıda karşılanırmış. Yakınında bulunan Barbican ise yapılmış olan en sağlam gözetleme kulelerinden biridir. Duvar kalınlığı 3 metre yapılmış ve günümüze kadar çok az hasar alarak gelmiş bir yapı.

Adını yakınlarındaki St. Florian Kilisesi’nden alan St. Florian Kapısı 13. Yüzyılda inşa edilmiştir. Şehrin sekiz Ortaçağ kapısından en önemlisi olan St. Florian Kapısı, Krakow’un Eski Kenti’nin başlıca giriş noktası olmaya devam etmektedir. Eski Kenti çevreleyen antik kalıntıların neredeyse tamamını oluşturan bu Gotik tarz yapı kuzeyden Florian Caddesi’ni kapatmak için inşa edildi.

O dönemlerde bu kapıdan, ünlü devlet adamları ve diplomatlar şehre girerdi. Hatta kralların çetin savaşlardan sonra bir seromoni eşliğinde gururla şehre girerken  bu kapıyı kullandığı söylenmektedir. St. Florian Kapısı 1499’da tamamlanan Barbican’a “boyun” adı verilen bir geçit ile bağlanmıştır. 17. yüzyılda İsveç işgalinden sonra eklenen Barok sivri ile 34,5 metreyi bulan bu yapı, Krakow’un merkezini sarmaladığı ve onu istilalara karşı koruduğu tarihin küçük bir hatırlatıcısıdır.

19. yüzyıl Avusturya işgali sırasında yerel çabalar doğrultusunda yıkımdan kurtulan bu yapı Barbican’a bakan tarafında bir taş kartal barındırmaktadır. Bu kartal Jan Matejko tarafından tasarlanan Piast hanedanının kartalının bir örneğidir. Birinci kattaki balkon, kapının yanında bulunan çarşı ve üst kattaki şapel, 19. yüzyılın ortalarına doğru eklenmiştir.

st. florian's gate

Krakow Barbican Gözetleme Kulesi

1499 yılında şehrin ana girişini korumak ve savunmak amacıyla inşa edilen Barbican, Eski Kent’in kuzeyinde, Planty Bahçeleri’nde yer almaktadır. 15. Yüzyıla ait bu Gotik tarzdaki mimari yapının temelleri Kral John Albert döneminde atılmıştır. Krakow şehrinin kesinlikle en iyi korunmuş yapısı olan Barbican gözetleme kulesi, Ortaçağ savunmasının gösterişli bir eseridir.

Barbican, St. Florian Kapısı’na bir tuğla boynuyla bağlanmış ve bir köprü ve savak sistemi ile derin bir hendekle çevrilmiştir. Bu yapının yüksek duvarları üç metre kalınlığındadır. Çapı ise 24.4 metredir. Yapının efsanesinden bahsedecek olursak, 1768 yılında Rus birliklere karşı Krakow’u savunmak isteyen zanaatkarlardan Marcin Oracewicz, Rus General Panin’i bir palto düğmesiyle öldürmesiyle ünlenmiştir. Barbican’ın eşsizliği, savunma özelliklerinin mükemmel bir şekilde düzenlenmesinde yatıyor. Koridorlar ilk bakışta dar görünüyor, fakat daha sonra askerlerin birbirlerini rahatça geçmelerine, mühimmat tedarik etmelerine izin verecek kadar geniş oldukları netleşiyor. Dışarıdan, bina çok daha küçük görünüyor, bu da saldırganın içindeki ordunun gücünü değerlendirmesini zorlaştırıyor. Yedi adet kulesi ile Barbican adeta Avrupa’nın korunan değerlerinden bir tanesidir. Günümüzde Barbican, çeşitli etkinlikler düzenlenen turistik bir merkez konumundadır. Bu muhteşem yapıyı 8 Zloty karşılığında gezebilirsiniz.

krakow barbican gözetleme kulesi

Saint’s Peter and Paul Church – Aziz Peter ve Paul Kilisesi

1563 yılında Polonya’ya gelen Cizvitler Reform’un etkisine karşı Katolik inancını savunmak istediler ve bunun üzerine St. Barbara Kilisesi’ni aldılar. Fakat bir süre sonra kilisenin küçük olduğunu anlayınca yeni bir kilisenin inşa edilmesi fikri ortaya çıktı. Bunun üzerine Krakow’un Eski Kent bölgesinde yer alan Peter ve Paul Kilisesi, o dönemlerde Giovanni Maria Bernardoni tarafından inşa edilmeye başlandı. 1597–1619 yılları arasında inşa edilen bu yapı, Polonya’nın Barok tarzda inşa edilmiş ilk kilisesidir. Fakat bu kilisenin yapımı hiç de kolay olmamış ve yapı birçok farklı mimarın elinden geçmiştir. Kiliseyi kubbe ile örtmeyi ve taş blokların göz alıcı cephesini ortaya koymayı başaran bir diğer mimar ise Giovanni Trevano’dır. Barok tarzın kutsal mimarisinden esinlenen bu görkemli kilise Krakow’un ziyaret edilmesi gereken en önemli yapıları arasındadır. Kilisenin önünde Hz. İsa’nın 12 havarisini simgeleyen heykeller yer alıyor.

Wawel Kalesi

Krakow’da gezilecek yerler listemizin başında gelen bin yıllık bir tarihe sahip Wawel Kalesi, Avrupa’nın en görkemli kalelerinden biridir. Vistül Nehri manzaralı bu kale şehrin en göze çarpan eseridir desek fazla abartmamış oluruz. Ee tabi bir de her kalede olduğu gibi Wawel kalesinin de “bahsetmezsek olmaz” dediğimiz bir hikayesi vardır. Efsaneye göre zamanın birinde Krakow Polonya’nın başkenti iken, nehir kenarında bulunan sarayın içerisindeki mağarada bir ejderha yaşarmış. Bu ejderha şehirdeki tüm kızları yiyormuş. Şehirdeki bütün kızları yiyip bitirmiş ve geriye sadece Kral Krakus’un biricik kızı kalmış. Kızının yenmesinden endişe duyan kral bütün şövalyelerini çağırmış ve ejderhayı öldüren kahramana kızını vaadetmiş. Nice cesur şövalyeler bileğine güvenip ejderhayla savaşmaya kalkışsa da, ejderha o kadar güçlüymüş ki hepsini tek lokmada yemiş. Lakin zeka en büyük güçtür sözünün bir kere daha hakkını veren terzi Dretewka ejderhaya içi asit dolu bir koyun yedirmiş. Bunun üzerine bütün nehrin suyunu içen ejderha patlayarak ölmüştür.

Elbette nehrin suları günümüzde yerinde durmaktadır. Sadece efsane bu şekildedir. Ve bu efsane üzerine Wawel kalesi inşa edilmiştir. Hatta kalenin içinde bir ejderha mağarası vardır. Şehrin nerdeyse sembolü haline gelen ejderha ile nereye gitseniz karşılaşmanız mümkündür Krakow’da. Wawel Kalesi, Polonya için kutsal sayılan bir mekanlar arasından sadece bir tanesidir. Tarihte birçok işgale tanıklık yapan Wawel Kalesi birçok kez el değiştirmiştir. Hatta 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Valisi Hans Frank bu kaleyi karargah olarak da kullanmıştır.

wawel kalesi

Wawel Katedrali ve Müzesi

Ülkenin önemli müzelerinden biri olan Wawel Müzesi 1930 yılında kurulmuştur. Birçok resim koleksiyonları, baskı, heykel, seramik koleksiyonu, silah, zırh koleksiyonuna ev sahipliği yapan bu müzede Osmanlı dönemine ait eserleri de görmeniz söz konusudur. Ayrıca müzede ünlü ressam Leonardo Da Vinci’nin “Kakımlı Kadın” ismiyle çevrilen kadın portresi “The Lady with an Ermine” adlı eseri de sergilenmektedir.

Kalenin içinde yer alan Wavel Katedrali’nin geçmişi ise 1200’lü yıllara dayanmaktadır. Kraliyet Katedrali yüzyıllar boyunca Polonya’nın hükümdarlarına ait birçok taç giyme törenine, cenaze törenine ve mezarına tanıklık etmiştir. 11. yüzyılda Kral Bolesław I Chrobry tarafından kurulan katedralin mimarisi 1140 civarında bir Romanesk konstrüksiyonu ile değiştirilmiştir. Ülkenin en önemli dini simgesi haline gelen bu katedralin kulesinde 11 ton ağırlığında “Sigismund Çanı” vardır. 1000 yıllık geçmişi ve sayısız hazineleri sayesinde Wawel katedrali tartışmalı olarak tüm ülkede en ilginç yerlerden biri olup, bugünkü 14. yüzyıla ait duvarlar Gotik’ten Rönesans’a, Barok’dan Klasikçi’ye ve Modern’e kadar çok çeşitli sanat eserleri barındırmaktadır. Aynı zamanda Polonya’daki çoğu kraliyet kraliçesinin yanı sıra en büyük ulusal kahramanların, iki şairin, dört aziz ve sayısız Krakow piskoposunun mezarlık alanıdır.

wawel katedrali ve müzesi

Krakow Gezi Rehberi : Krakow Hakkında Bilgiler

Bir Avrupa Birliği ülkesi olan Polonya ne yazık ki Türk vatandaşlarına vize uygulamaktadır. Polonya’nın tarihi şehri Krakow’u ziyaret etmek için Schengen Vizesi sahibi olmanız gerekmektedir. Polonya Vizesi linkine tıklayarak vize için sizden istenilen belgeleri öğrenebilir ve bu konuda uzman ekibimizden destek alabilirsiniz. Ancak yeşil pasaportunuz varsa vizeye ihtiyacınız yok.

  • Ülke: Polonya
  • Para Birimi: Zloty
  • Dil: Lehçe
  • Krakow Nüfusu:
  • Telefon Kodu: 
Menü