Lübyana Kalesi – Lübyana

Şehrin tamamını tepeden gören ve 11. yüzyıldan beri kullanılan kent kalesidir. Daha çok bir kompleks gibi düşünülebilir. Yüksek kulesine çıkıp, manzara izlemeye halen olanak verdiğinden turistlerin ilgisini oldukça çeken bir yapıdır. 11. yüzyıldan itibaren pek çok değişim geçirdiğinden gotik tarz, romanesk tarz ve rönesans dönemi izlerini topluca görmek mümkün. Yapısal olarak alışılagelmiş kale görünümünden biraz farklı. Bu klasik kale anlayışının dışına çıkılması elbette ziyaretleri arttırıyor.

Tarihi oldukça eski dönemlere dayanan Lübyana Kalesi‘nin aslında bir ortaçağ kalesi olarak yapıldığı düşünülmektedir. Sonraları 12 yüzyıl, 15.yüzyıl, 16.yüzyıl ve 17. yüzyılda restore edilmiş, çeşitli ekleme ve düzeltmeler yapılmıştır. Zaman zaman soylu ailelere, kurumlara ya da devlete geçen sorumluluğu korunmasının en önemli unsurlarındandır.

Araştırmacılar kalenin olduğu mevkide M.Ö 1200 yılında ilk temellerin atıldığını göstermektedir. Surlar ilk bu dönemde ortaya çıkmış ve sonra bir Roma askeri karargahı olmuştur. İlk inşaasının ahşap ve taş ile yapıldığı ve ilk yazılı kaydının ise parşömen üzerine yazılan ölülerin isimleri olduğu araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır. Avlusunda bulunan insan kemikleri ise patrikhaneye saklanması için armağan edilmiştir. 1144 yılına kadar soylu Sponheim’lere aitken kentin fethedilmesiyle Habsburg Rudolph’un mülkiyetine girdi. 15. yüzyıla gelindiğinde Lübyana Castle tahrip olmuş ve yıkılmak üzere iken kentteki diğer şapel, kilise ve köprü inşaatlarıyla birlikte yenilendi. Bu yenilemenin amacı elbette turistik değil, Osmanlı ordusuna karşı savunma amaçlıydı. 17 ve 18. yüzyıllarda artık bir cephanelik görevi görmeye başladı fakat Fransız işgaliyle bir askeri hastane, Avusturya işgalinde ise bir hapisane oldu. Kulesinde bulunan bir top ile de tarihin her evresinde bir nöbetçi top atışları ile, halka önemli olayları ya da askeri saldırıları haber veriyordu.

Günümüz modern zamanları başladığında artık kale bir savunma ya da toplama merkezi misyonlarından arındırıldı. Elbette yeni ve kapsamlı çalışmalar ile yenilendi ve büyük bir kültür merkezine dönüşmeye başladı. Bugün içinde müzeler ve kültürel etkinlikler için salonlar bulunmaktadır. Kompleks içindeki bölümler tarihteki vasıflarıyla okçu kulesi, barut deposu, zindan, asiller hapishanesi gibi bölümlerken bugün, müze, gala salonu, bilgi merkezi gibi kısımlardır.

Kulenin üzerinde ülkenin sembolü olan ejderha yerleştirilmiştir. Avluda ise köylü ayaklanmaları için bir anıt bulunmaktadır. Lübyana şehir merkezinden dolambaçlı bir yol ile kısa bir yürüyüşle kaleye varılabilirken, ortaçağdan beri kullanılan tabii günümüzde modernleşen füniküler de tercih edilebilir. Sadece kaleyi görmek, Lübyana‘nın panoromik manzarasını izlemek için kaleye çıkabileceğiniz gibi, önceden takviminizi ayarlayarak konser, tiyatro, sergi gibi aktiviteler için de buraya gelebilirsiniz.

Lübyana’da Gezilecek Yerler linkine tıklayarak bu şehirde ziyaret edilecek diğer turistik yerlere ulaşabilirsiniz.

Menü