Varşova Gezi Rehberi

Vitrul Irmağı’nın üzerine kurulmuş olan Polonya’nın Varşova şehri Avrupa Birliği’ne üye olmuş ülkelerin şehirleri arasında nüfus bakımından en büyük 9. şehirdir. Toplam nüfusu 2 Milyon 805 bin’dir. Savaş sonrası dönemde göç öylesine yaşanmış ki şu anda Amerika’nın Chiacago eyaletinde başkent Varşova’dan daha fazla Polonyalı yaşamaktadır. Hatta Polonyalılar kendi aralarında başkentimiz Chiacago olmalı diye espri bile yapıyor. Varşova Gezi Rehberi yazımıza geçmeden önce şunu da belirtmeliyiz ki Polonya’nın ana dili Lehçe olmasına rağmen genç nüfusun çoğu İngilizce biliyor. Ama sadece İngilizce bilerek burada yaşayabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, özellikle de “yaş otuz beş yolun yarısı eder; Dante gibi ortasındayız ömrün” diyen Cahit Sıtkı Tarancı’nın söylemiyle orta yaşlı insanlarla iletişim kurmak isterseniz bu durum biraz sancılı geçebiliyor.

Polonya’da para birimini Avrupa ülkesi olmasından dolayı Euro sanabilirsiniz ancak Polonya’nın para birimi Lehçe dilinde altın anlamına gelen Zloty’dir. 1 Polonya Zloty’si an itibari ile 1.27 Türk Lirasına tekabül etmektedir. Diğer Avrupa ülkelerine göre Polonya’nın para birimi de Varşova’nın sosyal yaşantısı da dışarıdan gelecek turistlere yani bizlere oldukça uygundur. 2004 yılında Avrupa Birliği’ne katılan Polonya’nın başkenti Varşova, eski yapısıyla uyumlu yeni yapılaşmasıyla dimdik ayakta duran tarih, sanat ve kültür kentidir.

Polonya için deyim yerindeyse tam bir öğrenci ülkesi diyebiliriz. Ülkenin Avrupa Birliği’ne girdikten sonra eğitim sistemindeki kalitede gözle görülür şekilde artış göstermesinden ötürü Erasmus öğrencilerinin gerek eğitim kalitesi gerekse de ekonomik olarak uygunluğunu baz alarak üniversite eğitimi için Varşova şehrini tercih etme sıklığı epey arttı denilebilir. Sadece bu kadar mı? Hayır! Gelin patlatayım bombayı, Türk öğrencilerini çeken cazibe noktası, Polonya’daki üniversitelere başvuru ve kabul aşamasında Türkiye’deki üniversite sınavlarına girme yahut başarılı olma şartı aranmıyor olmasıdır. Türkiye’deki lise diplomasıyla başvuru yapan herkes Polonya’da eğitim alabiliyor. Polonya ile Türkiye arasında 1 saat zaman farkı vardır. Polonya saati Türkiye saatinden 1 saat geridedir.

Tarihsel olarak ele alacak olursak 1939 yılında Almanya’nın Polonya’yı istila etmesiyle birçok şehir ile birlikte Varşova yerle bir olmuştur. Nüfusun üçte birinin Yahudilerden oluşması dolayısıyla savaş esnasında Almanlar ilk Varsova’yı bombalamıştır. 1940’da bu bölgede yaşayan yaklaşık 400 bin Yahudi Almanlar tarafından gettolara sürülmüş, evlerinden koparılarak yoksul kenar mahallelerinde yaşam mücadelesi vermek zorunda bırakılmıştır. 1944 yılında bu duruma isyan eden Varşova halkı ayaklansa da yine Nazilerin saldırısına maruz kalmışlardır. Yerle bir edilen şehir, 1945 yılında Rusların desteği ile kurtulmuş ve zamanla şimdiki haline gelmiştir. 2.Dünya Savaşı’ndan en çok zarar gören şehir olan Varşova yeniden kurulan bir başkent, adeta küllerinden yeniden doğan ve dolayısıyla Anka Kuşu benzetmesi yapılan dikkat çekici bir şehirdir.

Aslında bunca savaş dönemlerini bir kenara bırakırsak Varşovalılar çok şanslılar. Çünkü şehrin %27’si yani 4’te 1’inden fazlası yeşil alanla kaplıdır. Varşova’da yeşil alan deyince de aklımıza Lazienski Parkı gelir. Yavaş yavaş Varşova Gezi Rehberi‘ne giriyoruz kemerleri sıkı bağlayın bakalım.

Varşova Gezi Rehberi : Varşova’da Gezilecek Yerler

Başlıklara tıklayarak Varşova gezilecek noktalar, görülecek yerler, müzeler, tarihi ve turistik mekanlar hakkında daha detaylı bilgilere ulaşabilir ve siz de Interbus sayesinde Varşova Gezi Rehberi listesindeki yerleri ve birbirinden güzel diğer Avrupa şehirlerini tek seferde, üstelik ekstra tur ücreti olmadan, en uygun fiyatlarla gezmek için aramıza katılabilirsiniz.

Lazienki Parkı

1918 yılında resmi olarak kamuya açık bir park olarak ilan edilen Lazienki Parkı, doğal görünümüyle muazzam bir atmosfere sahiptir. Dünya’nın her yerinden turistleri çeken bu park müzik, sanat ve kültür adına adeta cennetten bir köşe diyebiliriz. Lazienki Parkı şehrin orta yerinde, 76 hektarlık bir alana sahip olup, uçsuz bucaksız yemyeşil göllerle dolu bir parktır. Güvercinler, oyunbaz sincaplar, kuğular parkın en güzel sürprizleri arasında diyebiliriz. Bizim önerimiz bu parkı kesinlikle ve kesinlikle rahat ayakkabılar ile gezmeniz yönündedir. Varşova’nın bu en büyük parkını gezmek, içinde barındırdığı müzeleri de hesaba katarsak 3-4 saatinizi alacaktır. Daha önceden de bahsettiğimiz gibi Polonya’da sosyal hayat ucuz olduğundan dolayı müze ve ören yeri giriş ücretlerinin de oldukça uygun olduğunu görüyoruz.

Parkı ayrıcalıklı kılan doğal ortamının yanı sıra klasik müziğin efsanelerinden Polonyalı besteci Fryderyk Chopin’in heykelini içinde barındırmasıdır. Kimdir bu Chopin diyecek olursanız, 1 Mart 1810 yılında Polonya’da doğan ve 18 Ekim 1849 yılında Paris’te hayata gözlerini yuman Fryderyk Chopin klasik müziğin efsanelerinden olmayı henüz yaşarken başarmış Polonyalı Piyanist ve bestecidir. Chopin’in babası Fransız, annesi Polonyalıdır. Gelmiş geçmiş en büyük piyano bestecisi kabul edilen Chopin hayatının büyük kısmını Paris’te geçirse de gönlü her zaman o dönem Rus işgali altındaki Polonya’daymış. Paris’te ölen Chopin’in mezarı da Fransa’nın başkentinde ama kalbi sanatçının isteği üzerine Varşova’da bir kilisede korunuyor. Bu yüzden Polonya deyince aklımıza Chopin’in kalbini bıraktığı şehir geliyor. Varşova havaalanının ismininde Fryderyk Chopin olduğunu dipnot olarak belirtelim.

Tekrardan Lazienki Parkı’na dönecek olursak, park sınırları içerisine girdiğiniz vakit kulağınıza piyano tınıları gelmesi kaçınılmaz bir durum alıyor. Varşovalıların en keyifli Pazar rutinleri arasında Lazienki Parkı’ndaki Chopin konserleri yer alıyor. Her hafta birbirinden yetenekli sanatçılar Chopin’in kanatları altına geçip dinleyicilere müzik ziyafeti sunuyor. Genci yaşlısı hemen herkesin takdirini alan bu müzik ziyafetleri bu parkı oldukça ayrıcalıklı kılıyor.

Kültür ve Bilim Sarayı

Varşova’nın simgelerinden biri olan Kültür ve Bilim Sarayı’nın yapımına 1952 yılında başlanmış olup 1955 yılına kadar sürmüştür. Binanın Mimarisini Sovyet Mimar Led Rudnev üstlenmiştir. Yapımında 3500 işçi çalıştırılmış olup bunların 16’sı inşaat sürecinde yaşanan kazalarda yaşamını yitirmiştir. Kültür ve Bilim Sarayı 230 metre yüksekliğinde 42 katlı bir bina olup Polonya’nın en yüksek Avrupa’nın ise en yüksek 20 binasından biridir.

Şehre gelen turistlerin en çok gezmek istediği yapılar arasında olması dikkatlerden kaçmayan bu bina kütüphane, sinema, tiyatro, spor kulüpleri, enstitüler, üniversite ve müze gibi birçok kurumu içinde barındırıyor. Binanın temelleri atıldığında adı Josef Stalin Kültür ve Bilim Sarayı olarak adlandırılsa da daha sonraki süreçte başındaki “Josef Stalin” ismi kaldırılmıştır. Binanın tepesine çıktığınızda Polonya adeta ayaklarınızın altına seriliyor. Ama Polonyalılar bu binayı hiç sevmiyor çünkü 1955 yılında Stalin tarafından yaptırılan bu bina onlara Komünizmi hatırlatıyor. Polonyalılar Sovyetler Birliği’nin simgelerinden biri olarak gördükleri bu binayı o kadar sevmiyorlar ki onlara göre Varşova’nın en güzel yeri Kültür Sarayının tepesi çünkü o tepe noktası şehirde kültür sarayının görülmediği tek yer. Zamanında Stalin’in şahsi sarayı olarak kullandığı bu bina Varşova şehir merkezinde yer almaktadır.

kültür ve bilim sarayı

Varşova Eski Şehir – Stare Miasto

Varşova’nın buram buram dram kokan en önemli mekanlarından biri olan Old Town yani Eski Şehir bölgesi Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. 63 gün boyunca Nazilerin kuşatmasına karşı gösterdiği isyan, yani 1944 Varşova İsyanı’na dayanır bu güzel şehrin acı hikayesi. Tam bir vatanseverlik örneği gösteren dönemin şehir sakinleri tam olarak 63 gün Nazi Ordusuna karşı güçlü bir direniş gösterebilmiş ve bu 63 günlük kahramanca direnişin sonunda kaybedilmiştir. Bu isyanın bilançosu da oldukça ağırdır. İsyanın bastırılması sonucunda 16.000 civarında direnişçi ve 210.000 civarında sivil vatandaş hayatını kaybetmiştir. Hitler’in Perslerden mi örnek aldığı bilinmez ama deyim yerindeyse taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayıp Polonya’nın en güzel şehirlerinden biri olan Varşova şehrinin dümdüz edilmesi emrini vermiştir.

Polonya’nın işgali, Varşova Ghetto Ayaklanması gibi birçok ayaklanma sonucunda şehirdeki yapıların %85’i yıkılmış geri kalan %15’lik kısım ise kullanılamaz hale gelmiştir. Polonya’nın düzlüğe çıkmasından sonra Varşovalılar ellerindeki fotoğraflarla yıkılan yapıları yeniden yapmışlar ve burayı şehrin en işlek en nostaljik alanlarından birisi haline getirmişlerdir. Varşova’nın görülmesi gereken en önemli bölgelerden biridir bu alan.

2. Dünya Savaşı sırasında neredeyse tamamen yıkılmıştır fakat 1980’li yıllarda eskiye uygun olarak yeniden yapılandırılan bu bölge içerisinde Prens’in yaptırdığı kale bulunmakta. Bölgeyi önemli kılan renkli binalar, hediye dükkanları ve heykeller gezilip görülmesi gerekenler arasındadır.

varşova eski şehir

Kraliyet Şatosu – Zamek Krolewski

Varşova’nın en belirgin simgelerinden biri olan Kraliyet Şatosu ayrıca Polonya’nın turistik açıdan en çok ilgi çeken yerleri arasında da başı çekiyor diyebiliriz. 13. yüzyıldan kalan bu yapı günümüzde festival ve kültürel forumlara ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda müze olan olan Kraliyet Şatosu Zamek Krolewski asırlarca kralların, prenslerin ülkeyi yönettiği, ayrıca parlamento toplantılarının yapıldığı bir yer olarak tarihte yerini almayı başarmıştır. Ama biliyorsunuz ki konu Polonya olunca 2. Dünya Savaşı’nın etkileri bitmek bilmiyor. Ne yazık ki Kraliyet Şatosu’nu 2. Dünya Savaşı teğet geçmemiş. Savaşın çetin geçtiği dönemlerde yapılan bombardımanlardan ne yazık ki bu yapı da nasibini alıp harabeye dönmüştür. Savaşın hemen ardından bu saray Anka Kuşu misali deyim yerindeyse küllerinden yeniden doğmuş, Old Town’un (Eski Şehir) ahengini bozmadan müthiş bir restorasyon ile geçmişle geleceğe köprü olmaya devam etmektedir.

Varşova’nın en revaçta olan müzelerinden birisi haline gelen Kraliyet Şatosu, birbirinden ünlü ressamların koleksiyonlarını, antika möbleler, para koleksiyonları, doğunun sanat eseri olan halılar ve Avrupa goblenleri koleksiyonunu içinde barındırmaktadır. Sarayın içinde görülmeye değer muhteşemin de ötesinde bir dekorasyon vardır. En çok ziyaret edilen saray odaları arasında; Galeria Owalna yani (Oval Galeri Salonu), Sala Rycerska (Şövalye Salonu), Sala Tronowa (Taht Salonu) ve Meclisin bulunduğu Sala Zgromadzeń salonları ziyaretçiler tarafından en çok beğenilen saray odalarının başında geliyor. Ayrıca Saray Mabedi’nin de gerçekten görülmeye değer muhteşem bir yapı olduğu da gözden kaçmıyor. 2. Dünya Savaşından nasibini alan bu yapı sadece yıkılmakla kalmayıp üstüne bir de yağmalanıyor. Canaletto’nun odasında Venedik’e nam salmış olan Canaletto’nun son bir kaç asırda şatonun duvarlarını süslemiş olan bir çok tablosu sergilenmektedir. Savaşın çetin geçtiği dönemlerde üstünlüğü ellerinden hiç bırakmayan Almanlar bu tabloları Almanya’ya taşımıştır, lakin bu eserler 1984 yılında Polonya’ya yani evlerine geri dönmüşlerdir.

kraliyet şatosu

Wilanow Sarayı

Varşova şehir merkezine 10 km uzaklıkta olan Wilanow Sarayı 23 Nisan 1677 senelerinde Augustyn Locci tarafından Kral III. Jan Sobieski’ye atfedilerek yapımına başlanıyor. İnşaası üç yıl süren sarayın yapımı 1680 yılında tamamlanıyor. Saray bir İtalyan çiftliğini andırdığı için İtalyanlar buraya farklılığından yola çıkarak “Villa Nuova” yani “Yeni Villa” diyorlar. Kral Jan Sobieski’nin bu sarayda gözlerini yummasının ardından saray soylu aileler tarafından kullanılmaya başlanmış. Wilanow Sarayı, 1683 yılında Türk Ordusu’nu Viyana kapılarında durdurmayı başaran ve islamiyetin yayılmasını önleyen Kral 3. Jan Sobieski’yle özdeşleşmiştir.

Kral kendisi de bir dönem burada yaşamış, sarayın en tepesindeki odada konaklamıştır. Saray içerisinde döneme ait eşyalar bulunmakta. Koleksiyonların en dikkat çekici örneği, ünlü neoklasik Fransız ressam Jacques-Louis David tarafından 1781 yılında yapılan Potocki’nin atlı portresi. Avrupa ve Doğu sanatının yanı sıra sarayın merkezi kısmı Kral III. Sobieski’nin anısına bir anma sergiliyordu. ve görkemli milli geçmişi. 2. Dünya Savaşı’nda Alman kuvvetleri tarafından hasar gören ve yağmalanan saray daha sonra restore edilerek 1962 yılında tekrar ziyarete açılmıştır.

wilanow sarayı

St. John Katedrali

St. John Katedrali Old Town’da bulunan 1339 yıllarında inşa edilmiş Varşova’nın ilk Roma Katolik Kilisesidir. Varşova’da bulunan üç kiliseden biri olan bu yapı, aynı zamanda da UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Uzun ve sivri uçlu olmasıyla gotik tarzda mimariye sahip olduğunu ilk bakışta görebilirsiniz. Günümüze gelene kadar bazı ilavelerde bulunulmuş olup Katedrale dönüştürülmüştür. 2. Dünya Savaşı döneminde 1944 yılının Ağustos Ekim aralığında Varşova Ayaklanması sırasında Katedral, adeta Alman ordusu ile isyancılar arasında bir arena gibiydi. Alman ordusu patlayıcı yüklü bir tankın Katedrale girişini sağladı ve patlayıcının infilakı sonucu yapının büyük bir bölümünü deyim yerindeyse yerle yeksan etti. Alman askerleri patlayıcılar için katedralin duvarlarına delikler açmış ve duvarların %90’ını tahrip etmiştir.

Varşova’nın en eski kilisesi olan St. John Katedrali, 2.Dünya savaşının ardından eski yapısı göz önüne alınarak yeniden restore edilmiştir. Polonya tarihindeki bazı önemli isimler bu katedrale defnedilmiştir. Gotik mimarisinin tuğla ile inşasının güzel örneklerinden olan yapı, Polonya Krallarının taç giyme törenlerine ev sahipliği yapmış kutsal bir mekandır.

st. john katedrali

Barbakan – Barbican

Eski şehir ile yeni şehri birbirine bağlayan surların bulunduğu bir bölgedir. 1540 yılında Nowonşejska Sokağı’nı korumak için yaptırılmış fakat 2. Dünya Savaşı’nda tamamen zarar görmüş yerler arasındadır. 1952-1954 yılları arasında yeniden inşa edilmiş ve kent tarihinin sergilendiği önemli noktalardan biri haline gelmiştir.

barbakan

Varşova Gezi Rehberi : Varşova Hakkında Bilgiler

Bir Avrupa Birliği ülkesi olan Polonya ne yazık ki Türk vatandaşlarına vize uygulamaktadır. Polonya’nın başkenti Varşova’yı ziyaret etmek için Schengen Vizesi sahibi olmanız gerekmektedir. Polonya Vizesi linkine tıklayarak vize için sizden istenilen belgeleri öğrenebilir ve bu konuda uzman ekibimizden destek alabilirsiniz. Ancak yeşil pasaportunuz varsa vizeye ihtiyacınız yok.

  • Ülke: Polonya
  • Para Birimi: Zloty
  • Dil: Lehçe
  • Varşova Nüfusu: 1 Milyon 750 bin
  • Telefon Kodu: +48 (ülke), 22 (şehir)
Menü