Viyana’da Gezilecek Yerler
Viyana’ya geldiğinizde aşağıda sıralamış olduğumuz şehrin en önemli turistik mekanlarını rahatlıkla görebilirsiniz. Listede adı geçen yerleri inceleyerek kendinize güzel bir gezi planı hazırlayabilir ve serbest zamanda ayrıca görmek istediğiniz yerleri ziyaret edebilirsiniz. Sizin için derlediğimiz Viyana’da Gezilecek Yerler listesindeki şehrin en popüler yerlerini Interbus seyahatiniz esnasında ziyaret edebilirsiniz.
Viyana Gezilecek Yerler / Tarihi ve Turistik Mekanlar / Müzeler
Listedeki turistik yerler hakkında detaylı bilgi için merak ettiğiniz yerin üzerine tıklayabilirsiniz.
Viyana Opera Binası – Wiener Staatsoper
Karntner Caddesi – Karntner Strasse
Ring Caddesi
Stadtpark
St Peter Kilisesi (Peterskirche)
Franziskaner Kilisesi (St Jerome Kilisesi)
Kutsal Teslis Anıtı (Pestsaule)
Museumsquartier (Müzeler Bölgesi)
Belvedere Sarayı
Schönbrunn (Kraliyet) Sarayı
Hundert Wasser Village
Viyana Gezi Rehberi linkine tıklayarak bu şehir hakkındaki tüm genel bilgilere ulaşabilirsiniz.
Viyana’da Gezilecek Yerler
Viyana gezilecek yerler bakımından Orta Avrupa’nın en zengin şehirlerinden biri. Avusturya’nın başkenti ve en büyük şehri olan Viyana, ihtişamlı sarayları, kiliseleri, çeşitli müze ve sanat galerileri, muazzam temizlikteki cadde ve meydanları ile hafızanızda yer edinecek bir şehir. Yüzyıllar boyu Habsburg Hanedanlığı’na ev sahipliği yapan Viyana’da görülecek en önemli eserlerin birçoğu bu döneme ait yapılardan oluşuyor.
Başlığa ”I love Interbus’ ekini tam burada getirebiliriz bence. Otobüsle gezmenin harika faydalarından biri otel aramak zorunda kalmamak. Öyle ki bu harika kente inanılmaz bir yağmurda geldik ve otobüsümüzün bütün nimetlerinden yararlanarak eziyet olabilecek günü keyifli hale getirebildik. Sonraki gün otobüsümüz koca bir kurutma makinesine dönmüş olabilir tabii ama bunun konumuzla ilgisi yok.
Burada saraylar ve kliseler özellikle görülmeli. Sanat severler için önemli olmasının yanında özellikle tarih ve müzik meraklıları için tam bir cennet. Müziğe verilen önem zaten girdiğiniz her sokakta kendini belli ediyor bunun yanında göğe uzanan gotik kliselerde klasik müzik konserleri de yakalayabilirsiniz. Benim için bu tarihi mekanların yanında şehir hayatını görmek de çok önemliydi. Bu yüzden öncelikle şehir turu yapmaya karar verdim. Bilindik mekanların yanında alternatif yerlerde de inanılmaz kalite de konserler, operalar ve tiyatro oyunları var. Etkilenmemek elde değil ancak azıcık dikkatli olmak gerekiyor. Turistleri gösteriye çeken ekipler oldukça başarılı bu yüzden aklınızda ki değil de kandığınız gösteride bulabilirsiniz kendinizi.
Şehir turu yaparken Aziz Stephan Katedrali‘ni görebilirsiniz. Ben içine girmedim ancak daha açık bir günde burada olanlar bir baksın derim. Dışarından da farkedilen renkli camların içeride büyüleyici bir renk cümbüşü oluşturduğu söyleniyor. Yine Graben Caddesi şehir hayatını tanımak için en uygun yerlerden. Tam bir alışveriş merkezi burası. Ünlü markaları ve çok çeşitli hediyelik eşya dükkanlarını bulabilirsiniz. Ara sokaklarda daha naif kafeler, lokantalar ve mağazalar var, yapılarda son derece güzel. Hatta bu ara sokaklarda, özlediyseniz türk yemekleri de mevcut. Patlıcan musakkanın yanı sıra adana kebap bulmak beni oldukça şaşırtmıştı mesela. Graben Caddesi’nde bir Veba Anıtı var ki mutlaka bir şekilde duymuşsunuzdur. Görülen en iyi veba anıtlarından bence ve beyaz. Önceleri vebadan ölenler bu caddenin altına gömülüyormuş bu yüzden de anıtı buraya yapmışlar. Tabii bu vahim durumdan hemen sonra bu kadar canlı ve gösterişli bir hal almamış cadde. Önce sebze ve meyve pazarı olmuş sonra da alışverişin ve buluşmaların merkezi haline evrilmiş.
Günün başı ve sonu olmak üzere iki kez gittiğim yer ise Hofburg Sarayı. İmparatorun kışlık sarayı deniyor ve ünlü Maria Antoinette bu sarayda doğmuş. İçeride birbirinden kıymetli gümüş çatal bıçak takımları, tarihte toparlanmış antikalar ve gösterişli mücevherler görmek mümkün. Meraklıları internet üzerinden bir kombine bilet alıp yazlık saray olan Schönbrunn Sarayı ve Sisi Müzesi‘ni de gezebilir. Gezenler mutlaka görülmeli diyorlar, siz bilirsiniz. Bu arada saray avlusunda bulunan Cafe Hofburg’da huzurla dinlenebilir ve harika Melange Kahvesi’ni tadabilirsiniz. Zaman varsa Belvedere Sarayı da bir ziyaret edilebilir. Tarih kitaplarında karşılaştığımız, Osmanlı ordusuna karşı başarılı savunma yapan Prens Eugen için yapılmış. Ülkesinde tam bir kahraman ilan edilen prense hediyeymiş. Etrafında ki dört kubbe Osmanlı çadırlarını temsil etmekteymiş ve zaferlerini simgeleyen çeşitli heykeller de serpiştirilmiş. İçeride prensin dünyanın dört bir yanından topladığı sanat eserleri de mevcut.
E güzelce gezinirken ara ara dinlenmek ve biraz da atıştırmak lazım tabii. Atıştırmak diyorum çünkü ana yemeği sona saklıyoruz. Kentte her zevke uygun harika kafeler var. Bu yüzden özellikle sokak ve caddelere açılan kafelerde bir şeyler içmek ve pasta yemek keyifli gelecektir. Pasta konusunda çok ustalar özellikle çikolatalı tatlı ve pastalar bir tadılmalı bence. Sevilen zincir lokantaları es geçip akşam yemeğinde şnitzel yemek gerek. Ülkemizde ustasından yediğimizin çok çok üzerinde bir tat. Domuz yada hindi eti olanları çoğunlukta ve tekrar tekrar yemek isteyeceğiniz kadar iyi. Hatta eğer Interbus ile buradaysanız koordinatörleriniz size en iyi şnitzelcileri tarif edecektir.
Akşam canlı müzik eşliğinde günü bitirmek ve etrafta çokça bulunan harika mimarileri bir de akşam ışıklandırmasıyla izlemek benim için çok keyifli oldu. Gece belki de yağmurun etkisiyle hayat erkence bitti burada ama mekanların içleri elbette ışıl ışıldı. Sokak film festivalinin de sonuna yetişip üniversite gençliğinin sanat merakına şahit oldum. Yaşanması ve izlenmesi beni mutlu eden kentlerden biriydi. Görülmesi gerek denilen pek çok yer var daha siz vaktinizi bu yapılarda değerlendirebiliriz tabii.